fluaşk
aramızda gerilen köprüde durdum
tavrımı kucaklayıp yorgun kalbine yıllanmış bir kadınla geri döndüm kolay değil ibrahim yaban kaldığın gözlerin memleketine mülteci gibi sığınmak yeniden işte sana budala bir mana kusurlarında çiçekler büyüten aynalarda kendini küçülten bakışlar insan çürümeye mahkum bir yaprak kuşkuyla örülmüş duvarın altında kalan korkular da karanlıklar gibi kuyulara akar insan beklerken ibrahim beklerken yaşlanır en çok şimdi gövdem bütün gerçeklerde saf tutuyor oysa herkes tanır kendi yalanını yanlış şehirleri tavaf ederken bulduğunda doğrularını o an kendi içinde kuruntulara ayrılır mesafeler ancak bu sendeki, olmayışımın öfkesidir belki yokluğumdaki varoluşumu özleten ilk heyecanları ’fluaşk’laştıran hafıza kayıplarım ah sen ve ben ve tenhalığımız gülü, şarabı ve şiiri anımsatan şarabı şiire, şiiri güle düşman eden kadın bir davadır senin nezdinde beyaz çarşaflarda masumiyet arayan kendini affetmeden ölen ruhun melali güya son bir arzu ile dirilmek isterken tarihin çocukları inciten aksaklıkları takvimlere bütün acıları not düşer insan erişmek ister ibrahim, bütün örtülere fakat bunları bilemez kimse diyor kader allah ile aramızda tarifsiz bir keder allah ile aramızda buruk mesafeler kime sığınırım ibrahim kime sığınsam sığamam kalbime kime koşar soluğum can havliyle gök ve yer ile bir olmaktan korkarken endişe içinde saklanır riyalarım insan sevilmek ister bir de arsızca yalan değil ibrahim ben ne benzetmeler bilirim de söyleyemem bu gerçekler sana göre değil bütün bunlar sana ağır gelir gölgelerde sesin seslerde suretin ve bütün günahlarımda parmak izlerin var insan ne zaman dirilir ibrahim müebbed bir ölüm içinde mart/2018 |
Yüreğinizde sıla hasreti...
İşte o hâldeyken bir anda bir hemşehriniz çıksa karşınıza ne hissedersiniz.
Hemşehriniz olan o kimseyi diğer insanlardan ayıran ne ise bu şiiri de ayrı kılan aynı şey diğer söz kalabalıklarından...
Kalbî selam ve saygılarımla...