Kümbete Aşk Taşıyan KeşkülKöhne bedenlerin akşamında kömür çirkefi Nasıl yaşanmışsa terazi külfetinde Öyle anlatılıyordu yolun kimsesizliği Sen yok iken semanın altında Hummalı serenat boyunduruğu bir teselliymiş Tahtırevan ikindiler çay ile olmuş buhar.. Yol,çıkmaz sokaklara künde çalmışken Şebnem ruhunda bir su aramış yeşeren tenler Haz cilası ufukta at koşturmuş misafirlere Soğumayan dostluk fincanda birikecekse diye, Aman sönmesin yıldızlar,kapanmasın son pencere Aynadaki gözü yaşlı bastondur benim mazim. Dinlediklerim yaşanmış bu ipek minderde Yol,tennure kostümünden çıkmaz iken.. Aşkın nabzında atmış yılların gölgesi Dehliz piramitleri devrilmiş birer birer Berceste nakşı sonsuzluk mayası olmuş yolumuzda Bitmeyen şiirler mektubumuzun eşiğinde bir elçi Sayfalar, bestesini ney ile hediye etmiş Külfet dağarcığı sözlüğe uğramaz bu yolda Yol,kalemin nuruna boyanmış iken.. Yaldız kaldırımlarda biriken bir devlet Ter dökmeden karıncaya ev olamaz, Sığınak için sığınmak gerek bu odada Dışarı çıkmadan yolda buluşmak budur,bilenlere.. Mumya kavşaklar sıcaktan ısınadursun Mutluluğun şirazesi görülür bugün Yol,gayretin bağrına su serpmişken.. Dikenler bu yolun misafiridir hep…Olsun! Som altın başakları toprağı güldürür bitevi. İrkilmeyen peyzajında hasat mevsimi yoktur Göz pınarları kuraklık tatmamışsa eğer, Güvercin gerdanlığında müjde var demektir Şefkat cumbaları yediveren soluk taşır, Yol,yangın tulumbasına su verirken.. Gürsel ÇOPUR |