Adını Siz Koyun
I-
Yok, Âlem-i devranın sefasında bir zerre namı Şevki ukde şehrinin kederine Vasfı acem dilsizi Cennet çekilmiş yüzünde ala hüzünler. Adı cana cefa Adı züleyha Adı sine-i harap gönül içinde zamana şüheda Adı Adı derin yara... Gevrek gözlü yorgunluğuna eşti son bahar Çakal suretli loşluklarda kaderi yontuldukça Adı yoktu aykırı yanlışlarda Kaderine laciverti sürdükçe sert darbeler Belindeki kuşak rengini alnına kazımıştı Adı nevbahardı belki de Adı tiril tiril sızlanan gözyaşı göletinde Ve çocukların dilinde oyun olan tamara.... Adı siyah perdelerle örtülen kömür gözlü karaca.. Yılankavi kıvranmalarına eş değer gözyaşı Tırmanıyordu yüreğine çarşaf gibi kayarak. Bir sıkımlık canı kalmış hülyalarının Nicedir silinmiş çay bardaklarından dudak izleri Suskuya Leyla olmuş yamalı nefesleri... Seyrine düşen ayaz üşüyordu ikliminde Kaybolan suretini ressamlar arıyordu Ve kentinde hıçkırıklara boğuluşunu Bir tutam geçliğin ihanetini kapıda bırakıp Kentinde uyanan çocuklara agular söylüyordu yanık sedası Yok etmeden muhabbeti adamlığını Dudağından dökülen küfrüne emri vaki öfkeler kusuyordu Silinmezken baldıran tümcelerin iç çekişli ezberi Ortalığa düşmüş maskaralık insanlığı doyumsuz rehavetiyken Kundağında ilkbaharı o acı gülüşüyle emzirdi Bir çift gamze çöreklendi dudak dibine “Ben kadınım” dedi Ezbere yemin verip Elleri kınalı gelincikken harelendi yüreğim Morarmış tenim ile ana olmayı sevdim…. II- Toprağında göveren başaklara ihanet ederken bayramların Kimler aldı bedeninden ruhunu Kimler çaldı ruhundan insan olma duygunu k/adın! Seyre dalıyorum dalganı denizini Mecalsiz sürüyorsun resmine kirli maviyi Biletsiz kaçışlarına göz yumarken vagonlar Zoraki çekiyorsun topal hayallerini Kentler ağlamaz kadın İhanete göz yumar kehanetle Biliyorsun değil mi? Yolcular hep kaçak ve mülteci tüm çocuklar... ’insan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar yaparmış’ ya Yaprak yeşiline tutkun olunca gün Gecenin gözlerden uzak niyetlerine Sızınca sarhoşluklar Tok sedasıyla cebini yoklarmış toklar Veremli nefesi tenine alakaymış Arzu hal kadın Arzu hali kusarmış... Üzülme senden ibaret değil yanılgı Bir katresin güneşte yanarken eksilen Ve çoğalan başaklara yağmur gibi dökülen Salyalaşan sözcükler göz kamaştırsa da ardından Ve göbeğini kaşısa da lanetli her bezirgân Bil ki kadın bil ki, agâh olunmaz sonradan babayiğitler Kalptedir bütün mahlas mertlik asalettendir... Sen kelebek kanatlarını topla çalılar arasından Gelincikleri küpe yap kulakların ardına Belki tutunursun kalbur altı zamana Avare durmasın elin su iç sevda pınarlarından Vur sazının tellerine Bak akşam olur Korkarsın karanlıktan Türkünü söyle yeniden yüksek sesle Nasılsa avuçlarında özgürlük t/uzağı maviler Mevsim bahar ıslığı çaldıkça ayaklan... Barbados’un yetim yüzü çökmüş çizgilerine Mezonun lehçesiyle ağıtlanırken dilin Hüznünün duvağında gözbebeğini öldürme Gel adı suskunluğum Adı merhamet silinmiş gözlerde yosma Sana balyoz vuran ellerden korkma Suskunluğum şahlandı dokundukça tuşlara... ... Gel kadın Gel Seç takvim yapraklarından kınını Bağışla Bağışla efkârınla adını... ’Zalimin talim ettiği yola minnet eyleme’ Adını adını ihsan eyle... Not:Göremediklerimize,sesine yabancı kaldıklarımıza, hayatla savaşan kadınlara, dilsiz kalan merhamete söyleyemediklerimiz...... |
sevgiler