ADIM DEVRİM
İstanbul’da getirmiş anam beni dünyaya.
Baraj deposunda vermiş ilk sütünü, Kraker,leblebi,bisküvi,inmeden kursağıma Suyun yıkadığı toprağı almışım ağzıma. Boyalı bir evin bahçesinde oynamamışım İlk oyuncağım,kıyılarda bulduğum, çakıltaşları olmuş. Çocukluk çağıma girerken Göç etmişiz memlekete. Ellerime aldığım topum,çoraplarımın yumağıydı. Birde çocuklardan sakladığım,yuvarlak taşım. Bu yüzden,okul yolunu yırtık ayakkabılarla tutmuşum. Platonik aşkı,ögretmenimde bulmuşum, Çok sürmedi,okşarken kızının saçlarını Kendimi yoksul sokağıma vurmuşum. Ülkemdeki çocuklar erken yaşta çalışır, Bende çalıştım,hemde birden fazlasında. Küçükken hayalini kurduğum Işıklı ayakkabının, çıraklığını yapmışım. Fuar yolunda,gondol ışığı altında Otoparkcılık’da yaptım Dengine gelsem bir hırsızın Vursa yığılırım oldugum yere. Anam geç anladı çalıştığımı, Taki bir paket çayla tuttuğumda ev yolunu. Gençlik’de biraz daha olgundum Arkadaşlarım meşgulken spor sayfalarıyla Ben okumaktaydım manifestosunu marksın. İlk okuduğum kitabı hiç unutmam,maksim gorkinin anası. Ciddi sayılacak aşklarımda olmadı,hiç bir vakit. Fakat hissediyordum yaşamın agır yükünü omuzlarımda Ölü etiylede tanıştım,mezar taşlarıylada Otopsilerde bulundugumda oldu,sarıldığımda ağlayan analara. ’’Ah istanbul yüregimi titreten kadın kadar güzelsin’’ Sözüm ona sevmişimdir,istanbulu. Kaçtığımda evimden onyedi yaşındaydım Haydarpaşa’da on sekizim’de simit sattım. Sanatçılarlada bulundum aynı masada Sabahladığımda oldı kadıköy sokaklarında. yıllar sürüklerken peşinden bedenimi biraz yıpradığını hissettim derimin. İşin kısası,sevdigimde oldu be kardeşim. Buldugumda kendimi evlilik masasında Yirmi beşime basmıştım,yada yakındım.. Üstelik şimdilerde,baba’da olacağım, Anlattığım kadarıylasını, anlayacaksınız ki, Biraz yoksul yaşam sahibiydim. Şimdi oturur kara kara düşünürüm, Benden sonrası,büyüyecek olanı, Yada yeşerecek ’’ÇINAR’’ı.... |