Sükûta ŞamarZeval b/akınca güneş badire sızmalardan Serçe düşer ansızın süveyda hançerinden... I/ Mevsimsiz tomurcuk Körpe fidan dilinden Ana sevdası gibi… Yarım kalan vazgeçişlerin yol ayrımında Ilık bir hezeyan baş gösterir Hayat sayfaları eksik bir kısır döngü Dilekler yanılgıyla avuçta söndü... Hep böyle olurmuş malum tökezlerin sancımaları Kuşkulu hüviyetler kül renkli sonbahar kimliğiyle Gizli kusurlara saklanan tutkular albenisinde Bir elin tersiyle sükûtu savurmanın adıymış şamar... II/ Puslu kirpiğin ucunda Güneşle esmerleşen Çisil çisil nagehan Sanırsın ki ölü bir ırmak dolan yaşlardan Öylesine bitap, öylesine dingin gözyaşı Kaygı anaforlarından Sitemle doğan... Ahirlik busesi bir beyaz şilte Kenevir tohumu uyuşuk tende Vurulup düşer düşler sessiz sedasız Bir uğultu koparır rüzgâr Bir ok saplar nefese Kısılır özlemin sesi el ayak çekilince… III/ Yokluğun yamacında elif esmekte Mim dudakta inzivaya çekiyorken narayı Mühürlü kalp çapraz boydan ah çiziyor sılasız Şüheda düşeli hüzün zal derde Gün düşer ağıtlara zalim erkete... Toprağın çehresinde ferda esintileri Göğe saplar hüzün sadâlarını Alarga pençesinde korkunun o kirli tırnakları Yırtar geceyle c/esaretin garbını Yaşam beyhudelikte başıboş divanelik Yılan ısırığında avare söylemlerde Sağırlaşmışız umut dilene dilene Kör bakmışız dört mevsim kül olurken türküler Ürpermiş cemre Harran çölünde Ahh ne badire aman vermez Ne sızı zehirli dikenlerden... //Girdabında yüreğin ateşe yürümek Gömleği giyinip hayat büyütmek Uçurum kenarı yâr// Biteviye hayat hikayeleri… Not:Kandiliniz sönmesin. 20.11.2009 |
Selam ve saygı ile..