kayıp gecede
karabasanlarım bıçağımın ucunda
kol düğmelerim cinayet mahali tanrım kim tutuyor elimi soğuk bi korku ya da aldanma gibi? gözlerine demirlemişim bi güzelin ne karadeniz gibi hırçın ne de ölüdeniz kadar sakin "kavuşursak biteriz biz" dercesine tehlikeli aslında, sevilirsek gideriz biz... mavi, yeşil belki de kahverengi yeter ki zamanı durdursun gözler; çaydanlıkta demlediğim ömrüme inat az limonla hayat iyi gider... canım sızıyor iki dudağımın arasından kimseyi görmediğimden değil seçemediğimden yalnızca gözüm; üç kuruşluk değil, servet kadar değerli hüzün ama sonbahar kadar da gelip geçici, mevsimler gibi değil toprak gibi yüzüm... su sesine ortak gizliden gizliye kaypak düşündüklerim, firariler gibi de gizlenmesi gerek yoksa ne ben bilirim ne de bi başkası söyler, çok bedeller ödenmesi gerekecek... "sordum sarı çiçeğe" tadında şarkılar söylemeye başlıyorum peki diyerek şarkıdan şarkıya geçiyorum, karanlıktan korkunca şarkı söyleyen çocuklar gibiyim yahut sadece çocuklar gibiyim... kafiye kadar hükmüm yok şiirimde gece kadar karanlık yok içimde, ne bir rüyayım ne de bir yalanım yalnızca uyanığım uykusuz gecede duramıyorum duramıyor ama hızlanmıyorum da timsah gibi adamım aslında biraz bu rüzgarlar beni kendime getiriyor gözyaşlarının ederini masada bırakıyorum iki zara iki sevda düşüyorum saatlerin geçmesine izin verirken, yalnızlığa demir atıyorum... |