Tepeden Bakınca Ağaçlarüşüyüşüme tepeden bakınca ağaçlar kargalar ağlardı yalnızlığıma adımlarımla bozardım güya o küstah tenhalığını zamanın sesi kısık caddeler uğurlardı dudaklarımın yorgunluğunu kış kendini öyle bir atardı ki ortaya orda hükmü geçmezdi öpüşken düşlerimizin burada yüzyılların gölgeleri geveze duvarlar zamana mahçupluğu paylaşırken haksız utançlarımızın birlikteliğini suya yılgınlaşınca çöl tane tane anlaşırdı gözlerimizin yavru kuşluğu mahzunlaşmanın umarsız yitikleşmesinde sırtından vurulurdu uzak çığlıklar susmanın ne olduğunu ne öğrenirdik yakınlaşınca isteklerin yoğunluğu rıhtım telaşlarıyla yıkanırdı yüzüm gramafon samimiliğinde şiddetlenince ellerini tutma şefkatlerimin kuruması kırılması ince ve sert bir dal gibi acımış derinliğinde iç siyahlarımın bilmem dökülen kaç yaprak süresi ağarırdı sakallarım sana gülme anlarım gelirdi o hummalı ansızlıkta anlamsız bir kabullenmişlikle bahçesizliğinde cahil güneşlerimizin ve açtığın son kapıyla başlar ilk kış karanlığı mutsuzluğumun bitmesin diye yarım bırakırım her aşkı... anlatır durur sevgimizin ağırlığını samimiliği kendinden habersiz sahte bir hoşçakalın... Kağan İşçen |