masala geç kaldın çocuk!/içli bir şiir gibi hüzün damlıyordu kirpiğinden yarını sevmedi solukların acizliği düşlerken bir gülüşü kendi ilmeğinden söküldü güneş suskular en çok kanayanı buldu çürüdü köpük, vuruldu zemheri kırıldı kanatlarından kuşların sesi /parmak uçlarını kutsayan toprak bereket doğurdu/ kendine yetemedi hiçkimse duruldu nefes alışları ezginin müjdeler getirecekti oysa bir kış sabahı telefonun sesi göze sığındı yağmalanmalar bir hüzün yetecekti oysa dağlanmaya öfke kuşattı geceyi af’lardan arınıp beklenen gelmedi geceye bekleyen gitmedi sabaha /avare bir gökkuşağı renklerini soyundu üzerine/ ertelenmiş bir gelecek borçlarını geçmişe döktü bir özür yetecekti oysa topyekün dağılmaya an geldi, çoğaldık biz bize ve uyandığımızda hala pembeydi düşlerimiz an geldi, azaldık biraz büyüttüğümüz masalların matemi kadar yitik! /ateşe düşen su damlasıydı, kana kana içti alevi/ fulya/ocak2011 |
Pembeyse düşleriniz......
Aldırmayın ketum kalplerin
Yarattığı karanlığa.....
Hiç bir çocuk
Masala geç kalmasın.....
Yaşadıkça....
El ele seyredin gökkuşağını
Doğan güneşte daha da
Çoğalacaksınız......
Ufak bir düğüm boğazımda.....
Ama bu gece
Ağlamak yok
FULYA......
Güzel dizelerini kutluyorum yürekten....