ÜÇÜNCÜ SANDALYEonlar her akşam masada iki kişi, fakat sandalyelerin sayısı üç. içiyorlar bakarak boş sandalyeye, bakışlarının sırrını anlamak güç. - garson, bir dakika buraya gelir misin? birisi babasını oturtmuş olmalı boş sandalyeye gönlünce. “gitme evlat, taş yerinde ağırdır” demiş rahmetli ölmeden önce. - garson, üçüncü bir kadeh verir misin? tokuşturuyorlar üçüncü kadehle tek tek: “haydi tüm özledikleimiz için!” buğulu camlar gibi sönük gözleri, yanaklarında alevden birer sicim. - garson, bir ateş gönderir misin? ötekinin kardeşi geçmiş sandalyeye sessizce, deliorman yürüyüşünde devrilen dev çam; narasına uyanıyormuş defalarca her gece: “beni kimlere bırakıyorsun, ağam?” - garson, sen acının tadını bilir misin? kadehler değiştikçe, sandalyeye sırayla oturtuyorlar ölesiye sevdiklerini. bir rumeli türküsüyle noktalıyorlar birbirine bir sır gibi dediklerini. - garson, üç kişilik hesabı getirir misin? |