Bir serçe
BİR SERÇE
Bir serçe ağzında üşüyor yalnızlığım; Derin bir boşluğun kollarında uyur düşlerim. Düştüğüm yerden koşar adım giderim. Güllerin dikenlerini tenimde dererim. Ben alıştım, alıştım çıldırtan acıları ruhumda taşımaya. Buz tutan göz yaşlarımı yağmur misali akıtmaya. Ta ezelden üstüme ateşten bir elbise giydirildi... Deli dolu çağda başladı özgürlüklerin mahkûmiyeti. Tutsak edildi güzel olan ne varsa: Lanetlendi; aşklar, sevdalar, duygular... Ne çok ihanetin zincirlerini kırdım, Ne çok arkamdan vuruldum, Ve ne çok dost tuzağına düştüm, Hatırlamıyorum!.. Ah! Unutamıyorum bana yaşatılan hiçbir şeyi... Söküp atamıyorum üzerimden zulmün ihanetini. Çığlık çığlığa, bağıra-çağıra söylüyorum oysa; Cehalet mermi üretir, zekâ mermi eritir, diye... Sapan yaptılar, kuşları kanadından vurdular. Balık tutmak için değil, yutmak için olta yaptılar... Top, tüfek, kurşun ile ne çok savaşlar çıkarttılar... Ayakların altına mayın koydular, diri diri yaktılar... Haykırışlar, çığlıklar sağır ediyor dünyayı... Dünya dönüyor, ben yoruluyorum! Bir serçe ağzında üşüyor yalnızlığım; Yalnızlığımın üzerine bir elbise dikilmedi henüz! Mevsimsiz dalından düşer fidelerim... Zamanı gelmeden, dal budak vermez toprak. Kirpiklerimin ucundan akıyor sevinçlerim. Güven köprüsünü yıktı değer verdiklerim. Bir bütünün toplamı oldu benliğimde acılar. Geçmez artık gezmez karın ağrısı sancılar... Şimdi belirsizliğin karanlığını yırtıyor ömrüm. Kafamda uzayıp giden bir bilinmezlik büyür. Jilet yutmuş misali içimi kanatır zaman. Zamanın kollarında can çekişiyor ölüm. Zulamda yarım kalmış şiirler, öyküler durur... Yolunu kaybettiğim mutlulukları unuttum. Gençliğim çürümüş bir ömürden ibaret... İnşa edilemeyen ülke artık gözümde hayalet. Tarih:10.01.2025 |