şimdi gidiyorum, olsun! asırlar koşmuş at gibiyim Ben en çok giderken severim Bırakmam geride hiç bir sey Geçmisten gelece seferim Ellerin kalsın dar ağacında Boynuma dolanırken daha çok severim Ben gitmeye yakın Ardına bakmadan daha çok severim Dişlerimi sıktıkça daha çok Anlatmam uzun uzun nasipten fazlasın da gözüm sustukça daha çok sen bilmezsin kelimelerim geveze ben yandıkça severim
duygusal hayatın ilk sabahi gibi bahçem çınlamak istiyor yine sonra rakı günlüğü fırat akar ve serinler yeni köprü mezar gibi Sırada kim var
Yukarı yukarı kaldırmalar başını bir YUNUS cennette misafir Boşalır bende, erdemler gemiler bu bir kitap uzun öyküler karışık bir geçmişten aldığım nefes savaşmış insanlık tarihi kadar eski bir savaş Sarılmış yılanlar gibi yasak ağaçlara Başı bir tabanca haydutların elinde çıplak nüfuzlu meleklerin taştan varlıgı cinayet istiyor hala çıplak vücudunun zarafeti
çıplak harflerle bir güzel resimde maymunlar tırmanmada ağaca Bazen alacakaranlık kuşağı Şişede kendi yurdu Güneş gibi tapıyorum Eğilmiş sahilde karnı
Güneş, renkli fotoğraf lehçe meyve sepetlerin evcil hayvanları Bana tabaklanmış tuzlu su verin; acının gitmesine izin
siyah dişleri parlayan dışarısı karanlık, pembe içinde ben içinde siyah ve gül rengi dışarda, metamorfoz
kokumu,rengimi degistiririn Hyacinthe’i çiçekle değiştirdigi gibi ağustos böcegini çam agacına salın Bana ekmek fırını kokusu hissettiririn
öğle ağacı saatleri dolu gece akşam yayılır yanında. Bana kabuslar yasak Güneş, Adem ve Havva’nın bahçesinde Piyango, raflarında vazo, kase, bıçaklar.
biz misafire kendimizi sipariş ederiz göze zarar vermemek için atlı karınca evi kadifeden yürekleri . Kopart acımı, sıkıca çek bir yaslayabilsem başımı şarlatan altın avcısı sıcağım! Yine bir öğlen boyu Ne dediğimi bilmiyorum. gölgem yok etrafımda güneş! oda bekçisi bende
Güneş, Buffalo Bill sokağı şaşırtıyor aklımı afyondan daha gri. bir palyaço, bir boğa güreşçisi zincirlerim var asr-ı hüzünden beri
mavi bir zenci yıkıyorsun duvarları ekvator, ekinoks arası Güneş, dayanıyorum sana hala şakağımda sokakların
tercih ettiğim hala Güneş, tatlı cehennem yüzün yaşadıkça bana uyku yok galiba gece boynuma karsı ölümü düşünmek çünkü çok çabuk geliyor uyutuyor bizi çokça
aşk yeniden ve yeniden doğruluyorsun siyah bir pus bulutu gibi? vaz geç kadın, vaz geç yaban ördeği bu senin çocukların bırak ayrık kalssın divanım asırlar, denizler sürüklenir ardından yüzdürür gemileri tersinden yeniden güneşe doğru yüzün tersinden batacak dünyan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
miras şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
miras şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Merhaba efendim ellerine sağlık dizeler güzeldi ,duygular ise dizelere mükemmel aktarılmış şiiri ve yazdıran yüreğini kutlarım , kalemin daim olsun Saygılarımla