Karanlık Nöbetleri...II
Kendimi ateşte yakan yanlarımdan dökülüyor
Uğruna gözyaşı akıttıklarım... Sitem hörgüçlerimin katrandan evlerine sığınırken Kifayetsizliğim lal zamanların sızısını taşıyordu... Oysa eteğimde toplamıştım yıldızları Saçmıştım denizin yakamoz sevincine Müberra ezgilerimde huşu Göz orucumda muğlâk leyli serzeniş... Narsis vakitleri itip bir yana İkrar anlarından nasiplendik hep Kışı duvağıyla sevdik Yazı yeşiliyle Değmedik sonbaharın soluk yüzüne İlkyaza aldanmadık … Toprağa düşen cemrenin hevesiyle uyandık Ranzalardan akarken soğuk başlı sıcaklık En militan yanlarımızdan sivrildi ahlarımız... Kudretimiz yetmezken ağa’ya bey’e Kavilleştik zaman içinde ölümle... Susku sınırlarında art niyetsiz nefeslenirken Güneşe selam verdik ısıtmasa da... Kefil olduk geceye yetime yol sandık zifiri Vakitsiz eğrilirken üstümüze ay ışığı İhtimalleri çoğalttık durmaksızın... Sürrealist mısraları denk edip göz yolunda Bakir sözcüklerin izdüşümündeydik... Ve hiçbir arsıza sakız olmadan hırsımız Kanatlandık safi mavi derinliğine Sufi yanlarımızdan çöreklendi sabrımız... Karanlığın nöbetini tutarken nemli gözler Kinaye direğinde çatallandı akisler Gözlerimin yivine uzanınca yüreğim Sema’ya kanatlanan akıbeti bekledim... |