Karanlık Nöbetleri (son)
Tımar
edilirken çocuk yüreğim.... Duyduklarım kilitledi dudaklarımı Anladıklarım kadar büyüdü suskularım… Pigme sığınaklarda y/aralandı ömrümüz Büzülürken taş soğukluğuna gecenin Ve ezgilerini çözerken alevlerin Gülüşüme kurşun yedim Can yerimden süzüldü alkanlarım... _Yalanlar yanılgılar bağında çardaksızım_ Ah’ımı meydana sürüyor çaylak türkülerim İçimde hakikat devriliyor amansız Meçhul bir ağrıyla okşanırken saçlarım, Esrarlı bir cümlenin loş odasındayım Yığın yığın eski günlerin tadında Bir tabak hayal damağımda zehir zıkkım serzeniş Sızlıyorum yankısında yazgımın... Hüznüm gitmeyen sevgili Kollarımda her vakit kara haber misali Sımsıkı sarıldığım efendim… Leblerimde feryat uçuşan kelebeklerim Konar durur kirpiklerime ömrün tılsımında düşerler bir bir Hançerlenen sineme... Ey hicran yüzümü aşındırma Dinle, Gönlümü ikna edeyim dur da Ayyuka göklerde inlerken sedam İçiyorum hüzzam yerine faili hicaz Dinle, gözyaşımdan beslenen gece Matem kuyularımda sana da yer var Saçlarımda taçlanmış kır papatyalarından hayaller Henüz gömülmemişler… Aşk ki; Bende benim gibi olmayan parça/m Islanırken göğsümde karanfillerim Ruhumda yağmurlar gözlerimde çiğ Devşirdim mukaddes hengâmeleri Kader otağında susku seferim… En esrik kaygıları alnıma sürdüm Galiba ömürlük uykulara yürüdüm Hep cebimde sırılsıklam mendilim Kendime hüsranı müptela ettim Namlular mezarım güneş kefenim En bariz hülyalar adım adım kederim D/üşüyorum artık bu son seferim… Hüznümü ısıtan soluğun nöbetlerinde Yürüyorum ömrün gecelerine Namusuyla oynanmışken gökyüzünün Toplamalıyım kuşkanatlarını Yas tutarken düşüncem… Büyüdükçe çoğaldı gerçeklerim Harca harca bitmiyor elemlerim… |
şiir-in
çok dokundu hassas yüreğime
sevgili hazal.
çok yaşa.