Yüreğimdeki Istakoz
es vakitlerindeyim, kendime dönüyorum yüzümü
molaya hasret kuşlarım, inzivada eğrelti bir akşamın balık sırtında pul pul düşecek sonlanmaya yüz tutmuş isim heceleri lal dilde ama gözlerde yitikleşecek bir bir şehrimi aydınlatan sarılar bir çocuğun topu patlayacak düşlerin dar kaldırımlarında ya da yıldızlar azalacak göğün süslü siyahında bir kadın degajesi bir kedi miyavlaması belki de eski baston sesi seyrelecek mısralarda kimseler bilmeyecek şair neden çığlık çığlık ölümden hareler giydirilecek tenlere adını tahmin etmeye çalışacaklar kimisi kaybediş diyecek kimisi pes ediş soluklar arası soluk almaya çalışacağım kendimle bir mavi düş su verecek nadasa bıraktığım topraklara şafağa uzattığım parmaklarımda ölecek bir erguvan çetrefilli sokak aralarından insan parçaları toplayan çirkin gülüşlü bir adam alıp götürecek çocukluğumu vermeyeceğim günahımı bile (bile) kimseye vermeyeceğim Çiğdem Parlayüksel |
Sevgi ve saygılarımla