Demli Zamanlar
bilmiyorum kaç ürkek çığlık yuttum
geceden/sabaha silinirken sesim yağmur duydu siz derin uykulardaydınız ayın aksine düşerken mektuplarımın kanlı satırları boyunları yaraladı yağlı urganların sıkısı ‘ceremesi yine aşka çıktı’ masanın üzerinde kurumakta iken portakal kabuklarının oranj yalnızlığı ve kararırken armut dilimlerinde umutlar odaya yayılıyor sevdanın ağır yanık kokusu nefes almaya korkuyorum, can! uzadıkça uzuyor akrebin, yelkovana yolculuğu sadece güneşin doğacağı perdeler aralı kanepem taştan bir kapanıp bir açılıyor kirpiklerim cüceler koşuyor masallarımın içinden yetmiyor bir avuç su çatlayan dudaklarımı ıslatmaya ellerimden kayıp düşerken peluş çocukluğum deli ediyor penceremin pervazında sevişen arsız kuşlar içimi gagalıyor kıskançlık öyle derin özlüyorum sizi saçlarımdan, yorgun bir ömür saçılıyor başımı yasladığım siyah/beyaz portrelere güller soğuk donarak kuruyor çin işlemeli vazosunda tabiat sitem kusarken cama vuran silüetlere, Haydi Bir şarap, bir şarap daha ! Çiğdem PARLAYÜKSEL |
;):):):):)