Gözlerimin Elâsıydı Eylül
Eylül’dü,
Kirpiklerimle süpürüyordum yağmuru. Sofraya oturupta aç kalan yanımdı gidişin Çocukluğumdan geriye kalan umudum Kadınlığıma el sürülmemiş bir yalnızlıktı eylülüm. Gözlerimi bir ağacın dalına astığımdan bu yana Tükürürdü yüzüme gün. Ah! Sararan yaprakların içinde dalgalanırdı saçlarım Kuraklaşan dudaklarım şahittir Sis dağının eteklerinden izlerdim şehrimi Yıkılırdı mutluluklarım Hepsi ayrı bir savaş Ayrı bir yenilgi. Tebessümü nerde kaldı diye sorardım kendime Bu kahkahalarım Çığlıklarım Hangi mevsimden kalan kırıntılarımdı. Rüzgâr tenimi döverken Zülüflerime düşüyordu serinliği Suskun bir eylül gecesindeydim Toprağa düşüyordu gözyaşlarım Üşüyordu şehir Kırağı çalıyordu kirpiklerim Suskunluğum sana hep aç kalışımdı. Sararan yaprakların arasına döküyordum yüzümü Yalın ayak Çıplaktı ruhum Aç kargalar salınıyordu ensemde Bedenim ayazına düşmüş bir güz yangınıydı. Örttüm yüzünü Gece avuçlarımda cılız bir kent Yani ben, Çelimsiz bedenimle ıslanıyordum Sana bir aşk kadar uzaktım. Eylül’dü Bacadan tüten isli bulutların koynundaydım Ve geceydi Yokluğun tetikliyordu sancılarımı Galata’nın göğsüne küt diye oturuyordum Martılar vuruluyordu gözlerimin elasında. Sahi, Yapraklara sırnaşan göz rengimde ölmeyi hiç düşündün mü Ya da yağabildin mi serin bir yağmurla kirpiklerime? Sen şimdi ölmeyi bekleme! Ilık bir eylül sabahını düşle Vakitsiz esen rüzgârın koynuna bağışla mutluluğunu Kim bilir Sabah yelinde göğsüne değecektir dudaklarım. Sen şimdi aç kalan bir eylül gününü bekle Ve biraz gülümse şimdi! |
Yüreğine sağlık