Lâ Öpüşleri
Ölümü avuçlarında taşıyan kadınlar gördüm
Kalp kapakçığında paslanmış gözyaşları biriktiren çocuklar Ve ağlak sevişmelerin tükendiği yerde yeniden dirilen adamlar tanıdım. Acı zihnimdeyken hayat boşluğundan kovulmuşluğum var Bu yüzden yarım kalmış sevişmelerim en tutarsız soytarım Öpsem, yetimliğim jilet kesiği gibi kırıp dökecek içimi. Tanrı’m, acım Sevgili ruhum, öğrendim ölmeyi Bir saniye düşünmeden teslim olmayı da. Esmer bir adamın yatağında aç kalmayı sahiplenip Dünyanın odak noktasına sahte ayrılıklar bağışladım. Güldü, üzüldüm... Çelimsiz yaşam hikâyelerinde ağlaştık daha çok O, bir geminin bel kemiğiyken Kırık dökük filikaların çığlıklarına peşkeş çekildi umudum. Binlerce sen gördüm Tanrı’nın hayra yorduğu çelimsiz hikâye girişlerinde. Aklıma ucuz ayrılıklar geldiği vakit anladım Çoktan geceye dönmüştü gün. O ağladı, öldüm... Seni anlattım Tanımadığım, sırf soluk almak için yaşayan kör zihniyete. ... O ki, kanında ince bir sızı olan lâ İltihap kapmış dudaklarını düşünüp Kirpiğinde asılı kalan yağmurun şah damarından öptüm. Sustu, içimde çocukluğum soldu... |
Ölümü avuçalarında taşıyan kadınlara atfen...Bir manıfesto nıtelığinde, Derdini anlatmış, okurken ınsanı kendı dunyasına çekena ve kavgaya dahil eden bir şiir. tam La makamında olmuş.
Emeğinize sağlık.