Önsözü Nefes Kiri(son)
Sayfa sayfa parmağımı nefesimle ısladım
Ve parmak izlerim kaldı adı adımla eş kitabın yaprak aralarında… -I- Göbeğimizi bağlarken Tanrının ahdi Havva’nın kokusuyla doğmuştuk oysa Kulağımıza okunmamıştı adımız Mahrem gözlerin esaretinde Ayaklarımız sırtımızda yürüyecektik Sus semeresiyle. Bulanık bir dilden boşalır gibi Yara bere içinde geçtiğim yenilgilerden Kendini kayırıyor günahkâr dilim Yüreğime dokunurken ırmak boyları Asur’un terli alnında doğan her kavmin çıplaklığı Silinmişti zihnimden… Bir avuç suyla göbeği kesilirken şer niyetlerin Delik deşik bir isyanın ucuz çığlıklarıydı kimine göre Anarşistliğim... Susuyordu medeniyet her körpe sese Hüküm düşerken bir dudak payı... -II- Öyle ya, Kan bağımdı sus halim Hiçbir dilin ucunda yürüyemeden Kendimden kendimi bölüyordum Ne ettim nede kemik Ölüme gebe Borçluydum doğan güne Çünkü inkârdım. Öyle ki, Özgürlüğün infazında hiçbir cümle adımla başlamamıştı Âdem’den olma bebelerdik Kadından doğma kadındık en fazla Kimliksizdik medeniyetin alnında. -III- //Etini kemiğinden sıyırdığımda yaşamın Tinim soluğunu çeker, çıplak dudaklarından kahkahaların// Ve mütemadiyen göğsümde cevval çığlıklar doğuruyor bedenim Aşina gözbebeklerime ayrılık baharlarından Gizlenmiş öznelerim... Sanırım eski bir resim olacağım Bir damla yaşla solacak bakışlarım babam gibi Eksilmiş anılarımla yaşayacak çocuklarım…. Suskumdan kopan her ses eskiyordu Çocukluğum Anılarım Uçurtmalarım Babamın gölgesi Annemin kuştüyü hikâyeleri Çoğalırken yıllar, eksiliyordu aslında iyi niyetlerim Sadece adımın bir yüzü kalıyordu Aynalarda bakıştığım güz yanımdan geriye Çözümsüz düğümlerin ıstırabıyla Hazanların üzerini mısralarla örtüp Yakamozların nabzını tutuyorum Yüzünü görmediğim umutların Adını sayıkladıkça Küsüyor dualarım kulaklarıma… -IV- //Oysa çırılçıplak bir kurşundu yazgı Alnın tam ortasında.// Ve feryadım düşüyordu Kendi kendine söylenen çığlıklarıma Bilemezdim gün doğarken bebelerin bebe emzireceğini Çırılçıplak bir kehanetin geceden düşüp Güneşe bir avuç ateşi hibe ettiğini Tenime kor giydirdiğinde öğrendim... Ve dudaklarım detone bir hıçkırıkla ağıtlanırken Gözlerime siyah bir entarinin yıldızsız hüznü düşüyor Oysa nefeslenirken bile iki kişiydik Bir ben bir de karanlık gece Ve ikimiz de uğurladığımız yüzleri gizliyorduk... -V- Sonra Babil’in İbranice fısıltılarına içlenirken dizelerim Uzuyor gölgem toprağına İbrahim’in Fırat’ta arınıyor çığlığım Dicle’nin serin sularında yıkanırken düşlerim Ak duvaklı sevgiyi arıyorum Ve görüyorum ki Uzatmıyor merhamet aslı’ya ellerini Çaresizliğe bulanan yüreğim Zılgıtlanıyor bir vakit. Anladım ki Bir masal diyarından karanlık mevsimler seçmiş Virgüller yutkunmuş Noktalar susmuştum En nihayet yağmurlar yıkanırken ten kırıklarım Çırılçıplak mürekkebe şiirler fısıldamıştım İstedim ki güneş gülsün Umut ışık Çocuklar anneleriyle büyüsün ve kadınlar adını bilsin. Ah... çokların hikâyesine bandırdıkça mısraları Ağlıyordum şiir şiir Biliyordum çünkü yıllanmış kitapların önsözü nefesten kiri. Şimdi kaç vakte sığar bilmem Susuyorum şiir... 21.05.2010 |
Hele ki tam da şimdi, insanlara olan güvenimi tamamen yitirmeye ramak kalmışken....