Genç kızın penceresi!İstasyon caddesinde bir ölü Eski bir belediye bankında uzanmış Uykuya dalar gibi gözlerini kapamış Don tutmuş parmak uçları Eski bir kahverengi ceketi Bir de içinde örülmüş bir kapşon Yırtık ayakkabılarında naylon Akıyor yavaştan sinüsleri Selam ediyor bir temizlikçi Ceketine dokunuyor yavaşça İç cebinde sakladığı kolu da Düşüveriyor o an banktan aşağıya Ve ardı sıra kirli sakallarında Donmuş yaşlar parlıyor dünyaya Son içtiği sigaranın izmaritini Çöpçü eliyle,mendiline sarmalıyor Ambulans geliyor acı sireniyle Son kontrolü yapılıyor ölünün Artık kaç saat önce ölmüşlüğünün Hesabı yapılıyor sessiz metallerle Talan bir hayat mıydı, Ne idi bu yolcunun hikayesi? Acaba bileni var mıydı? Ne kadar yorgundu bedeni? Dudakları kilitli bir hayal miydi? Acımasızca giden hayattan kalan Ona kalan yalnızlıkları mıydı? Ve bir gün daha yaşlanmıştı genç kızın penceresinden Saçları karlar doluşmuş ağaçların sefaletliğinden Gözleri gidenlerin yorgunluğundan buğuluydu Yarınlarında kimlerin beklediğini bilemiyordu Bankta yatan adamın arabası acı sirenlerle giderken Gözyaşlarına bulanmış bir kız vardı penceresinde Seslerini duyabiliyordu ambulansın Ama kim olduğunu bilemeyecek kadar şanslıydı! Acımasızca giden hayatın ardındaydı ‘yalnızlık hatıraları’ Gençliğin yorgunluğunda bir yirmibir şarkısı çaldı İyimserlik mateminde,mumları yakılmayacaktı bundan sonra Rabbi ertelemişti ümitlerini,belki de hemen gelsin diye yanına Yirmibir yorgunluğunda,dudaklarını kilitledi elvedasız |