Sokak Çocuğu Bekleyişte (son)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir yudum insanlık
Bir avuç sevgi... Çok mu zor sahi???? "Sokaklar çocuk doğurmaz ki"
Bir sokak çocuğunun yüreğinde k/özleniyor
Gözlerinden bakıyorum kalabalıkların vicdan elbisesine... Öyle ya; Kurulmuşken devire insan pazarı “Açlığın dini olmaz Yoksulluğun vatanı”H.H ______________________________________________________ Aydınlık bir tebessüm saklıydı gözlerinin yivinde Bir başka şehrin ağrısı kapansa da yüreğine Bir parça huzur istiflenmiş anlık düş(üş)lerine…. Göç saatlerinin yılgınlığı yapayalnız bıraksa da şaşkınlığını O geçmişin gölgesinde, elleri sinesinde öylece bakıyordu gelen gidene Öylesi derinlerde... Dokunduğu her aynada bir ıslak yüz bakınca Sızılı bir efsun yayılırdı gecenin teğetine Gözü kara dilekler vurulmuştu zehirli keşkilerle Ansızın dalsa da gözü yorganın hayaline, Nöbetteydi uykusuzluğu korkunun kalleşliğine Körleşen izan kuyularına direnmeyi öğrenmişti, Müebbet saymıştı zedelenen yaşamı... Dengelenmeyen özlem cinnetle karışık hırpalıyordu… Annesine benzetiyordu al yazmalı teyzeyi Rahmetli pederini anımsatıyordu kasketli Tütün sarı bıyıklı, gri sakolu emmi... Kendini kaç duvara çarptı bilmeden Bilmeden kaç defa soludu karanlığın kangren suskusunu… Her nefesle yenileniyordu geçmişin desenleri Yan yana dizilirken anne baba kardeşleri Sıcak ekmeğin buharına değdi gözbebeği Anımsadı kaç figan ailesini Yürümeyi öğretmişti annesi konuşmayı, gülmeyi Lokmaya sevgiyi katık etmeyi... Anasının moraran gözünün hesabını sorunca; Üveyliği öğrenmişti, Yetimliği, Sokakları göstermişti işaret parmağıyla Yalnızlık ikliminin daimi müşterisiydi acı kokan soluğu Kısıktı özlemin sızılı sesi Gözlerinde hüznün aşikâr neşesi Yüreğindeki sızı yaşam kesiği... Bir yığın eski hayale dalgın Kum sıcağı hüznüyle sokak lambası altında Yırtık gömleğine sıkı sıkıya sarılmış Damarlarındaki isyanın bin türlüsü... _Yaşarken bir kadavra gibi gömleği diyet Duru hayallerine sus medeniyet!_ Sırıtıyordu yaşam ihanetliğiyle Bir yudum daha sunuyordu gece katranı Meçhule giden ayakları kan revan Ruhunun gömleği sevgiden yavan Ölüm konargöçer kelebek Derin bir acıydı sevinç gamzesini solduran… Gözlerinde yoldaş aymazlık silsilesi… Kara saplı bir bıçak! İnsanlığın vicdansız elbisesi… Rotasını şaşırmış vakit Ekvator düzleminde döngüsüz Gri masum bir gölge Yokken susacak düşü Varlığı, oksitlenen düşüncelerin İntizar öykünüşü… Adı sokak çocuğu Adı bilmem kimin doğurduğu Adı tinerci ,ballici Yargısız infazların hayta dudağından salınan Adı serseri gece yolcusu!!! Gözlerine diz çöken çığlığı Teninden süzülürken Daha onbir’inde ölüme susuyordu/iki dudak arası dua Yetimliğine kusarken medeniyet Baharında toprakla derinleşmek Yapraklardan yorganla bütünleşmek ahhh… Ahmet ya da Mehmet’ti Yakılası insan manzarasında Kaldırımların müşfikliğine sığınan Bir yudum insan Bir avuç sevginin teğet geçtiği Ve Ve… Birileri onun adına Yardımlar topluyordu. Reklâm afişlerinde adı duyuruluyor Sokak çocuklarına el uzatın diyordu... _Kaderin urganına bağlı hayallerine Lâl bakışların âmâ çığlığıydı sadece_ Ucuza düşen insan manzarasında Gözyaşları karıştı kahkahasına Bir soluk tinerle… Yol aldı küllenen yazgısına... 15.12.2009 Fotoğraf:Buğra Kılıç Şükran:Çocuk bugün senin günün.Bugün yüreğinde ki acının devasalığı diz çökecek vicdanlara.Edebiyat defteri yönetimine şükranlarımla. |