3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1318
Okunma

"insan insan degilde, genel anlamda, bir hayata, bir bölgeye, bir dünyaya bakabilmek zaman ister, sabir ister. Türk tarikini anlayamadiginiz zaman dünya tarihini asla anlayamassiniz." Jean Paul ROUX (fransiz dünya tarihçisi)
At üstünde duramazmışım meğer
Öyle söyler sosyeteler
Oysa Tarkan, Kara Murat
Cüneyt abi bile
Benim mahalle arkadaşlarımlar
Yolum uzun
Yolum toprak
Ve ben neler düşürmüşüm geçerken
Tuna zaman gibi geçmiş üstümden
Ama hatıram sağlam
şiir yazarım mesela
Ve adam vurandan ne farkım olabilirki
Eşkiyadan
Yol kesenden
Mademki ekmeklere kadar işlemişim
Buyrun sizde benim niyetime
Er niyetine
Yiyelim etimizi
Vatan satmakla
Vatan sevmenin arasında
hiç bir fark olmayabilir aslında
Dikecegin incir ağacının gölgesinin
komşu bahçedesinde olması umrunda değilse
Ne elimde sihirli değnek
Ne başımda bulut gezdiririm
Ne sırtımda mühür
Ne hakkımda ayet var
Bir de önemsiz şeyler düsünürüm hep
Kuş, böcek dal arısı
Amca amca diyen çocuk
Sizin kuşunuz var
Bizimde bulutumuz
Sen bize bulut ver beş gram
Sade olsun
Yüz paralık göğümüze inat
Kaderimi kendim yazdım
Bununla beraber
Bilirim çilek dondurmanın tadını
En az ingiliz aristokrat kadar
Çaydan simitten
Delik bir ayakkkabıdan ibaretiz de
Yüz yıllık bir hayatın bile
Son bir nefes kadar hükmü olur
Ama biz bir bayrak getirdik buraya kadar
Çentiklerine kadar Türküz
Sarhoş yine sol elim
Hemde sol yanım
Ufak tefek ağrılarımda var ya
Ama sol elim
Gölgem
Dağ başındasın
işin gücün hasret
içmeyip ne haltedeceksin
Dudağında deniz kokusu
Kirpiklerinde buz
Mademki sokaklar kimsenin değil
Bir mısranın mahremiyetinde her şey
inanma yırtık ceketime
Ömrümün altında
Ezildi ayaklarım
Hanginiz bilirsiniz benim kadar
Akşam kilim örmesini
Sabahlara sessiz uyanıp
Akşam sessizliğe gömülmesini
Her şarkıda sarı teli
Kim duyar benim gibi
Karpuz kabuğundan gemilere
Gidilmemiş bakir ormanlar icat etmeyi
Üsküdarli Nihan vardı
çorapları senden daha yaşlı
gözleri yeşil elmas
ne zaman uğrasam deli eder adamı
her mevsim Nisan sonra
hem hafif meşrep
dördüncü uykudadır şimdi
gönlüm şen olmalı değilmi
ama nerdee
bir tren sesi duymaya göriyim
iki gözüm iki çeşme
ve güneş doğdu kana bulandı ufuk
kamyon gelip kapımıza dayandı
siyah akar çarşambanın deresi
yüz karası değil ömür yarası
böyle kazanılır ekmek parası
denizler var içimde
ağaçlar çıplak bahar düşlerinde
gökle deniz buluşur
yatağımızda
gemiler geçer rüyalarımdan
giyilmedik çamaşır gibi
bekler dolaplarda
güneş vurur gençliğime
dünyalar vardır bilemessin
çiçek gürültüyle akar
ekin dumanla çıkar topraktan
aynı dereye akıyoruz ama
farkımız suyumuz değil
soyumuz
öyle akmaz lağıma ırmağımız
denizler kaderimiz
çölde kaybolmaz yolumuz
kurda kuşa su
emanet cesedimiz
Türküz
Türkü
Söyleriz
5.0
100% (4)