Düşleyerek Nefesinibaşlangıçlarım benim olmadı hiç yanlış anlaşılmalarıma su içirsene her şey saçmalığın danıskasıydı sen ben kent ve yankısız adımlarımız flüt renkli bir çocukluk yağmur sonrası bakımsız ve eski camlardan aşağı gökkuşağı geçmişleri düşlemek üşütmüyor artık sakince oturup bitki çayları içiyorum yüzüme çarpan buğularla nefesini düşleyerek sendeydim hep ellerim cepte ve gözlerim kapalı doğa türküleri dinleyerek... en yakın göz göze gelişimizde pan... çocuğunu öperken seni de öperdim sendendi yürüdüğüm yollar bile hatta ayak seslerim ılık tutumlu mevsim geçişleri ve uyurken dışarıya muhtaçlığım... ey anlamını yitikliğiyle kazanan keder tarlam benim karanlığı tual yap kendine bakışlarından bir ben çiz havaya başka yerde olmak istemiyorum siyahından başka anavatan göz uçlarıma uzanmasın diye hiçbir dal bu yalnızlığı senden olduğu için seviyorum sevişiyorum onunla yalnızlığımla ben ayrılmaz müzmin ikili komik bir ağlaşma sesi hıçkırığının ortasında aklı selim bir çoğullaşmak arzusu... kaç uyku boşladım uykularına en kekre anına ağız kokunun şehla bakışlarının en sevgili durumlarına içten ama kötü şiirler yazarak yanaklarına dokundu aşk dolu acılarımı dışa vuruşlarım sonrası ağıt yüklü şıklığıma savruldun kirpiklerini okşayınca gülüşümün sonuncu iyimser susuşlu külleniş öyküsü... Kağan İşçen |
yanlış anlaşılmalarıma su içirsene
her şey saçmalığın danıskasıydı
diye harika bir giriş ve devamında harika bir şiir..
düşler de olmasaydı nolurdu halimiz?
saygılar..