aksak yaşam düşlerinasıl da geçiyor her şey iç içe gökyüzü kuş zindanı yeryüzü insan deliller topluyor kendi dilinden mücrim bir çocuk gibi zaman ancak güneşe bakınca anlıyorsun ağlayan kadınların hallerini melodiler nota sehpalarından atlayıp atlayıp ölüyorlar bir ipe dizilmiş binlerce boncuk aklımda hep o yağmurun sesi topal bir karıncanın sırtında ayrılık bizden en uzak bize en yakın sizi sınırsız kanatlarla kuşatan Tanrıya şükretmeniz ne kadar az kuşlar oysa biz daha yürümekten aciziz diyorlar ki buralardan yalınayak gidin nasılda korkutuyorlar bakın avluda duran birer kara büyü çünkü sürmeli gözleriyle güvercinler binlerce üveyik yüzünün aksidir bir dağ gölgesi düşer kirli sakallarıma yüzüm suya imrenir su acemde bir kadına ardıçların serinliğinde bir akşam bu dizlerime uzanmış aksak düşlerim diyelim ki uğrayınca güz ellerine benimde aklımı başımdan alsın mavera saçlarına dökülen son yapraktan rüzgarlara aldırmadan aç eteklerini ve topla |