UNUTURSUN(Mensur şiirlerimden...) Gün gelir unutursun. … “Yaşadım” desen de bir büyük aşkı ve çerçeveleyip assan da dört duvar odalarına bu satırları, gün gelecek, unutacaksın. ... Bu sana son mektubum ve son yazmalarım. Ve ben, çekip gidiyorum... ... Sana, bir daha: “seni seviyorum” diyen de, yollarını gözleyen ve her gün bir çiçek gönderen de ben olmayacağım. Ve bir daha kapılarına gelip bekleyen de... ... Bir daha hazzını tatmayacaksın seni seyrederken gördüğün mahzun bakışlarımın. Ve bir daha tanığı da olmayacaksın ümitsizliğe dökülen gözyaşlarımın… Ne bir daha, her fırsatta kulağına fısıldadığım aşk itiraflarımı duyacak ve ne de bir daha adına bestelediğim o hüzzam makamlı şarkılarımı dinleyeceksin. Ve öylesi yanacaksın ki yaktığım ateşte, beklendiğin yerlere bile gidemeyeceksin. Bir daha dünyanda, ben olmayacağım... ... Çekip giderken dünyandan: ümidi, ümitsizliği, çareyi çaresizliği ve sevgilerimi de beraberimde götüreceğim. Sana bırakmayacağım özlemlerimi. Kuşların göz bebeğine yükleyip, rüzgârla süpüreceğim… ... ….. “Unutmayacağım!” demelerin yalan. Biliyorum ki unutacaksın… Bahar geldiğinde, gelinciklere bürünen Rahva Ovası’nın, yaşadığı o zemheri aylarını ve aç kurtlara mekân olan kışlarını unuttuğu gibi... Tipi ve boranları unuttuğu gibi… Cehennem sıcağını yaşayan Harran’ın, yağmur duaları sonrasında, iki damla yağmuru gördükten sonra, o imansız ve insafsız Ağustos sıcaklarını unuttuğu gibi. Ve bir zindan mahkûmunun, özgürlüğe kavuştuğu anda, çektiği acıları ve yaşadığı zulmü unuttuğu gibi unutacaksın... ... ….. “Unutamadım” diyerek, gözyaşı döksen de, gezindiğimiz yollarda, oturduğumuz parklarda sevenleri-sevilenleri gördükçe inlesen de unutacaksın. ... Unutacaksın gülüm. Unutacaksın. ... Parmağına ilk alyansı taktığım yerde, sana yeni bir alyansın takıldığını gördüğünde, gerçek olmasa da, sana “seni seviyorum” diyenlerin yanı başında bittiğinde bile, kim bilir, belki de hiç hatırlayamayacaksın. ... Bilirim ki unutacaksın. Unutacaksın gülüm, unutacaksın... ... Son gece söndürdüğüm şamdanlarda yarım kalan mumları yaktığında, birlikte gittiğimiz kafeteryalarda çayını yudumladığında ve şark odalı mekânlarda bulunduğunda da unutmuş olacaksın. ... Kimler unutulmadı ki?... “Gidenler sultan, ölenler kral olsa da” unutuldu gülüm... Gidenler sultan olsa da unutuldu... ... ….. Unutacaksın gülüm, unutacaksın. O ki sular; aktıkça durulur. Ve o ki dünya; her sabah yeni baştan kurulur... Mehmet Cemal SAYDAM |