Tanrı'nın DizgeleriBen bir şiir olsam Tutunamaz, düşerdim yokluğundan Ki yokluğun Bir adımlık ölüme aşiyan El sürülmemiş köhne kalemler Kıyısı yosun bağlamış mavi sarraf gözler Dili kement kesilmiş usulsüz şairler Nükteli bir yemin bilmiş adımı Oysa ben zift karası gecelere Nakkarlığımla nam salıp Binlerce yıldızı yere serdim Öylesi toprağa serptim işte Ki şimdi inkar/iftihar vakti Söyleyin hadi; Kaç şair benle bileyip kalemini Bir yıldız geçirmedi zimmetine Kaç aşık yol bilip satırlarımın demini Yıldızlardan örmedi sevdiğinin yemenisini Söyleyin ey ahali Kaç aşk gölge edindi sinemi Kaç aşık gölgesiz kahreyledi kendini Ben bir şiir olsam Bıkar bıkar uslanmazdım kendimden Ki uslanmak Delişmen bir çocukken Henüz kimse yokken Yani kimsesizlik kimseleri vurmamış Kimseler kimseleri aşk uğruna heba etmezken Bir bedenin bed’inden varsıl bir kuraklık yarattım Adını adağım bilip,içime attım İçimden öyle korktum ki İçten içe içime sırnaştım İçimle yattım,içimle kalktım Her aşka bir miktar içimle baktım Tanrı’m içime ne denli yabandım Ben bir şiir olsam Her yalnızlık sana soluklanırdım Ki soluklanmak Adımı anar,korkardım Ben bir yokluktan arzdım adına Büsbütün eksiltmediğin varlığınla Sen koca bir dünyaydın bana Binlerce Tanrı ağırladım medeniyetimde Binlerce gün serildim gökyüzüne Kimi ressamın eli kimi şairin diliyle Ama illa ki gözleriyle Fetva niyetine çekildiğim her aşkta Ben yine yitirdiğimiz bize hatır saydım Ama dünden bugüne binlerce yitime ev sahipliği etmişken En büyük yitime örtülü bir öznede vardım. Adın şimdi her haliyle yarım. Açık seçik yitim her yanım. Ve ben bir şiir olsam Akrebin yelkovandan habersiz ırzıma geçtiği her anda Her ölüme adını kazırdım İntihar eden onca şair varken ortalık yerde Ve intihara meyilden uçurum kesilmişken her satır İlla ki ölüm ilişecekti gövdene Ve illa ki bedevi bir şiir okunacaktı son nefesinde. |
Çıldırmak nedir o an? Aklın diline hâkimiyetsizliği, bilinenler denizinde. Ve yalnızlık bir bildiridir. İkna olmayan bilinenlere göç eylemeyi işaret eder. Açmadan yelkeni çıldırışa çekmektir sesini kıyısına.
Gözyaşı ılıkça tenini yıkar en uzak her şeyin.
Yıldızlar ölür, yasını tutar dağ edalı bir hüzün. Bir nehir dersin ama dalgasını kucağına çeker. Kendinde nefesini tutarsın hıçkırığının, ağlasan da ağlamazsan da. Ve sonra bir mektup olursun, tutuk yâda bitimsiz. Ama anlatma istemidir sende hasret kaldığına… Yâda anlatmak istediğine.