GİDİYORUM Kİ SEN BİLMEYECEKSİN
Belgisiz sıfatlar öncesi
Kil den ve kül den yazılmıştı kader Ezeli sanılırdı vuslat Oysa Ebedi olandı hazan Ki ben henüz çocuk Ellerim kil ve kül eski bir mahalle var iken Bir vaktin ölümünü izlerken Başka bir vakte çığlıklar Bırakan ben Suskunum artık Gidiyorum ki sen bilmeyeceksin Vakitsiz bir veda busesi istemeyeceğim Yâda Yalancı şairler gibi fesleğenler üzerine dönmek sözü vermeyeceğim Bilirsin hiç açmayacak fesleğenleri sulamak can yakar Ki beklemeni istemem kara trenleri Haydarpaşa’nın adı acı olmasın sana Hiç inmeyeceğim trenlere bel bağlama Bil ki vefasızım De ki adam değilmiş Söyleme unuttum de Oysa ben gidiyorum dilim dişlerim arasında Kan revan Kâğıt suskun kanım suluyor satır başlarını Ki sen bilme yana yakıla sen olan bu beni Sen bil ki Yalanmış hepsi Kısaltma sözler bunlar Ah-ı var Leyla’nın Mecnun’da Anka bekler Kaf dağının kubbesinde Sokak başlarında tek gözlü devler pusu kurmuş Ve ben Hiç yazılmamış masallardan arta kalan O mutlu son değilim Gidiyorum ve kanadıkça sana susuyorum Ama sen bilme Sen de ki Adam değilmiş… |