kuyulardan göğeŞiirin hikayesini görmek için tıklayın tüm yusuf yüreklilere
arp ve keman aralıklarının hüzünlerine.. odam kireç tutmuyor türküsünü söylesin boğazında bir yumru taşıyan sevdiğim... ... yusuf ’un kuyusu bizimkisi suyunda ay sallanan sabrın sarkacı dipsiz suskunluğumuz kaçamak vurulup yattığımız belimizdeki olmazların kurşun yarasıyla debelendiğimiz yıldız düşenimiz zamana tanık bedenlerin çığlık çığlığa bağırtıları babaları hiç dönmeyeceklerin mezarı zavallı sevgililerin boğazında taşıdıkları yumru ve kireç tutmayan odaların yanık kumlara düetleri neyi sevsek hep gidene ağıt bunlardan tanırsın sen bizi ey yakup kederimizden yol almış yıldız kayması hasretimiz bir sen ayırırsın bizi diğer hasretlerden vurulup ölmemekte var ölüp diri kalmakta işte tam ortasındayken ömrümüzün ışığının araftayız artık kalın surlarla çepeçevre yalnız ve düş yoksunu kabus çoğulu bir ölümle başbaşa ve asit kuyuları gözlerimiz harfsiz bahçe ağaçlarının yaprakları göl üstlerinde kuruyan nilüferlerin düetleri yıldızlardan kayıp düşen yarım öykülerimiz bizi yıka kelimelerin uçucu bahtsızlığında dağlar çiçeğe durduğunda uzun bir nefes çek bizden yana çimenlerin ciğerlerinden sökülü bir nefes sonra kuşların ikisini izle güneşte nokta olup kaybolana kadar ve bir karıncaya dünyayı yükle o gidip yuvasına bir kabuğu sığdıramazken eriyik bedenimizden düşen etimizi kemiğimizden arta kalanı toprak öğütsün ferindeki karanlığı göğe savursun rüzgar Ufuk Ataman / lacivertiğnedenlik |
kederimizden yol almış yıldız kayması hasretimiz
bir sen ayırırsın bizi diğer hasretlerden