Bir Gece Mesaisi
23:00
Evet güzel dostum, Fabrika’da siren sesi calali oluyor bir kac dakika, bu meret makinelerin gicirtisida hic cekilir gibi degil, birazdam damlayacak şef rüstem, Aman görmesin uyuklerken seni, bilirsin nutku bitmez, Bir dokumaci asla esnemez der.... Ve sabahin ilk işiginda son bulur cirkef bagirtilari, Saat; 01:00 Pekte gececek gibi degil zaman, Kirklik dul fadimenin rengi pekte sararmiş, gözlerinde dünden kalma bir yorgunluk, bu gece pekde soguk icersi, Bir hücre duvarindan savrulan, Pis nem kokusundan farksiz duvarlarin rengi, saat: 05:00 Eh güzel dostum, şunun şursinda pek birşey kalmadi sabaha, Rüzgar sogugu işleyecek bedenlerimize Ve üşüyecegiz belkide, ciplak ayaklarimizla yürürken, Varoşlardan gülümseyen yuvamiza, her attigimiz adimda biraz daha yaklaşacagiz, Duyuyormusun? Hastane koridorlarindan yankilanan sesleri? Timarhanede bir deli yakarken kendini? Bir bebegin acliga dair titreyen cigliklarini? Evet dostum duyamayacak kadar sagirsin bilirim, Kulaklarini sagirlaştiran, şefin cirkef sesini bastiran, dokuma tezgahlaridir mutlak, Şimdi gözlerin görmezken beni, Pekte umrunda olmayacagim, Başini indir hemen aşagi, görüyormusun? hemen yirtik ayakkabilarinin ucundayim? Göze görünmez bir alin teri degilim elbette, bak burdayim, Yani bedeninden savrulan, Alin terinde, beton pekte soguk dostum, anlaşilan bu gece, koltuk altinda bir odun daha fazla olacak... anan remziye aşkina, iri gögüslü karin fetanetin taşidigi ikinci cani selamlama UMUDUYLA... Kaldir şimdi başini, agarmaktayken gün, Gazete yapraklarinda bulmalisin kendini, Ve durma yürü, İlk gördügün bir işçi gazetesini al, Belki altinci sayfada, Tuzlada bir işçinin seriliyken cansiz bedeni yerde, oracikta daha yakindan göre bilirsin beni.... Devrim dokdere |