dar zamanlar
geldi çattı kaybın gerçekleşen kehaneti
uzak durur kadife gelişli dar gökyüzü I / kaç gündür yol gözlüyor adam kuru kayısı renkli absürt desenli gömleği üstünde zarif sigara tabakası elinin altında sararmış parmak aralarından bakıyor mavisiz bulutlara frenk dilinden devşirilmiş yeni dilleriyle daha çok çocuk gençler palyaço kılığında isteksiz sevimsiz dansa duruyor yeni kasabanın kaldırımlarında annesinin elinden kurtulan gürbüz kız çocuğu dolanıyor mahalle delisinin peşine deli kendinden razı bir cevap arıyor her geçenden ‘ kalmadı mı dünyadan kaçan uçan filli deli kendinden razı bir soru arıyor her geçen andan ‘ filin gitme niyeti uçurdu niyetleneni babasından korkuyor zayıfça çocuk bir yanağında kendi elinin on misli bir el gözleri es kibar papatyalar elinde sessiz bir ölü gibi sert ve dikçe öylece ortada ve ekmek niyetli kız kuşlara serpiyor dileklerini kürt dilinden devşirilmiş türkçesiyle —geliyon, gidiyon –devriğinde beyazdan biraz eksik siyahla biraz akraba gelinlik üzerinde kaç yüzyıldır dirilmeyi bekliyor kadın II / göğün altında uzun zamanlı soluk ekinlerin üstünde buğday taneleri her biri düşüyor bazıları yeniden umuda ve bazıları yem oluyor kargalara neonların aitsiz alfabelerine sayıklıyor kendine cevap arayan deli fillerin gittikleri yerleri soruyor belki toplamak istiyor kaçanları zaman ağlayan mevsim gözlerindeki kaybolan üzüm bağlarında şıra kokusu ahşap yıkıntıların külrengi elindeki papatyaya sarılan kız dokunamıyor yüreğindeki çığlıklara bir kuşlar bakıyor gözlerine bir ana tanrıça gül tutuşlu nehir değil teninden geçen su kanayan çakıl taşları zaman sessiz taburedeki güneşsiz kibele geldi çattı umudun beklentisiz cesareti yakın durur törpü niyetli geniş zaman Ufuk Ataman & lacivertiğnedenlik |
gül tutuşlu nehir değil teninden geçen su
kanayan çakıl taşları
zaman
bu şiir hatırladım
güzel hala