Son Kare
Son Kare
I şehla bir abartı değildin kollarımın arasında tanrılar gökten inerdi bana kızdığın an gül kadehli bir sarılmak bu bir okulun cıvıl cıvıl dağılışı gibi yıllanmış bir pizin dokunması aortuma seninle paylaşmaktı benim kentim rüzgar saçlarını okşadığı an kır kokusu yayılırdı teninden mahrumluğuma güneşi unuturdum kumral aydınlığıyla yüzünün evren...yamalayamıyor sensizliğimi özlemekler ötesi çöl kadar kurak hüznüm benim her şeyi anlamsızlaştıran sıkıntım yüreğime bir akşamın son karesinden kalan ah ’o’ an...anın kendisi...sen... II kederime biçilmiş bir gömlekti susuşun konuş...son karesindeyim bütün parçalanışların dev bir fanus gibi kırılmadan yüreğim sesinle yumuşasın göğü bütün ümitlerin... doğanın kavuşmaya uyanışı o büyük arifesi kalbimin sen konuşacaksın bir dağı anlatır gibi hayran hayran gelen günün güzelliğini son karesinden çıkacağım oyunlarımın ben kısa saçlı çocuk ara sokak düşkünü hafif meşrep mülayim serseri son karesinden çıkacağım zamanın çocuk sesleri çekildiği an sokaklardan ve balkonumdan ilk ışıkların burukluğuyla titreyeceğim konuşmayacaksın ama ağlayacaksın bu son kareden gideceğim... Kağan İşçen |