Tebessüm Sızım
Tebessüm Sızım
bir temmuz öğlesi Ankarası gibiydi tebessümüm... kaldırımlar yetmezdi adımlarıma yollara taşardı ayak seslerim ben bir tek senin için yürüdüm bütün bir ömrü... kemal sunal filmleri kadar iyimser bakardım ağaçlara paçalar ispanyol meyhaneler de aynen öyle şarabın ekşi tadına hükmedemezdi dışarının yağmur soğuğu gömleğimin ve paltomun ceplerinde gözlüklü resmin İstanbul Boğazı ışıklarına hayran yalnızlığımı unutturan tebessümün... yaprakların arasında sızlayan güneşe bile acıdığımdı acı ot kokusuyla dolan sarhoşluğumu güvercinlerin kıskandığı bulutlara bakmaya mecalsiz kırlangıçların yorgunluğunun koşar adım şarkılara şiirlere bağlandığıma imrendiği sıcaklığı acemi asfaltlı zamanlarımdaki dudağımın anlamı tebessümüm... bu ana ait değilim hiçbir zaman gözümü kırpmadan eski bir yazlık sinemanın en ön sırasında bıraktım çocukluğumun büyüme düşlerini ve çocuğunum hâlâ helikopter böceği peşinde damları düz gri sokaklı o oyun... bakışlarını üç gün üç gece tavana dikip göçtüğünle kaldı tebessümün... Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
sevgim ve saygımla..