MAHZENDE MUHALEFET
Zamanın tornasında çektiği amforayım,
Bir avuç kil biraz su çokça sırdır bedenim. Ruhumdaki isyankâr ateş cehennemde pişmişliğimden kalma İnce boynumu eğsem dökülmez içimdeki fırtına Buz kesikleri kanıyor gırtlağımda tükürsem kan olur, Yutkunsam tekin değil içim sırlarımı sızdırıyor, Zayıf taraflarımı yüzeyimdeki kavlamış sırlar Aşikâr oluyor bu akşam yıllardır kendimi sakladığım mahzende sırlar Koynumuzda sabahlayacak olan darağacı sessizliği, Yırtacak geceyi usul usul, Sen! Hayyam! Ruhumun isyankâr ikizi Bu gece bu mahsende sadece sana ve bana yer var Ey gece kurban etsene yıldızlarını Hayyam�ın yerine Yarın dar ağcında sallanan hayyamın kanıyla kızıla boyanacak tüm denizler Şiirler ağlayacak rubailer öksüz Ay bağlanırken güneşe çözülsün darağaçları Babam olan ateş! Yaksana darağacını Annem olan rüzgâr! Savursana küllerini sonsuzluğa� Yarım kalmış bir rubai oku hayyam, yarım kalmış her şeyin, şerefine� Aklımla çelişen sevdam doğrularımla çelişen yanlışlarımın, şerefine� Sorgulama ey! Hayyam bir sevdalı rubai oku en karasından. Bana mahzende müebbet. Sana darağacı? Hangimiz daha şanslı dersin hayyam. Ben senin kadar bilge değilim. Cevap bulmuyor aklımdaki sorular Azalıyor içimde beni ben yapanlar. Kayboluyor yüzüm bana muhalefet aynalar� Sen çağlar arasında kaybolmuş zaman gezgini, Tek suçun çetrefilli bir zamanda doğmak idi? İnsanlar seni şimdi nasıl anlasınlar� Muhalefet bildiler her şeye yarın asacaklar . Çağlar sonrada olsa seni anlayanlar bulunur. Beni anlayan bir kişi olmuş mudur? Ben bile kendime bu kadar muhalefet iken, bir küçük bedene sıkışmış alevden göçebe bir ruh kendi kendiyle çelişen duygular? Susalım hayyam sabah çok yakın duyuyor musun fırtınanın sesini. Filizler kırılıyor dal uçlarından çığlık çığlığa kaçıyor kırlangıçlar Ve sadece güllere düşüyor yıldırımlar� BUKET CİHAN TEMÜR |