Gazzenin arka sokaklarında bir çocuk Soluk soluğa koşuyordu Ve ellerinde Horoz şekeri gibi ölümü tutuyordu
Suspus konuşkan dillerim Çöller kadar sessiz kelimeler Gelip gidiyor dilimin ucunda esmer elli çocuk Kudüs kirpiklerimde, Küllerinde kıvranan sancılı bir Anka bu gece Ansızın çıkıp gelince siyon yıldızı, dayayınca arsız dudaklarını Çocukların masum dudaklarına, söküp alınca iliklerinden bütün masalları
İki mısra arası bir şiire sığışabilir diyorlar Ç o c u k ve B a r u t
Yaşayan ölüler şehrinde K a n akarken O l u k oluk Vicdanıma K a n sıçramadı ki diyor insanlık Utanç içinde gölgelere saklıyor kendini aydınlık Sırtını sıvazlayıp ipin ucunda sallanan kelebeklerin Köküne kibrit suyu, İnsandan önce ö l d ü insanlık
Söyle bana Şimdi sana maviyi kim anlatabilir e s m e r elli çocuk
Vahalar küçük bedenlere dar gelecek tabut bu gece Tövbe çukurları kazıyor ironik merhametle kendi bedeninde Ağlama yavrucağım İncinir kirpiklerin yanar tutuşur Filistin Siyah avuçlarında ana rahminden kopardığın kan Ebabil pençesinde n u r senin " parmak uçların "
Sakın u t a n m a , saklama yavrucağım Kara olur elleri, kaderi kırılmış kalemle yazılan çocukların Bak Davudun dudaklarında şaha kalkmış Allahû Ekber Semâda secdeye durmuş küçük ölülere ağlayan melekler Çiçek açmış musallada kara sabun kırıntıları, kuru güler gibi
Yedi kollu şamdan evleri aydınlatsın diye mi öldün sen Şimdi aydınlığı sana kim anlatacak esmer elli çocuk
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yaşayan Ölüler Şehrinde Çelişkili Tövbeler şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yaşayan Ölüler Şehrinde Çelişkili Tövbeler şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
İki defa okudum. Keşke herkes sizin gibi duyarlı olabilse! Çok anlamlı ve yazılması gereken bir şiirdi. Gazze'ye, Filistin'e duyarsız olabilmek için kuru bir dal gibi olmak gerekir. İnsanlığını kaybetmeyenin buna duyarsız kalması düşünülemez, tasavvur dahi edilemez. Çok teşekkür ederim müstesna şiiriniz, duyarlılığınız için. Kaleminiz hiç susmasın! Siz yazın ki millet aydınlansın!
Bir yürek yangını, bir burukluk, bir gözyaşı sardı yüreğimi şiiri okurken. Kendime sormadan edemedim. Peki biz neredeyiz?
acımasız bir alev aydınlatıyor gökyüzünü; nükleer başlıklı füzeler, petrol kokan, sömürü saatleridir çalan Washington merkezli cinayetleri, perdelenmiş ihanetleri kan seyreden ne der işte lekeli bu çağda
çökerken gırtlağına Ortadoğu Köpekleri
işaretlenen coğrafyadan bir çocuk, ateşten bir çiçek sunar gözlerini kapayan ey kalbim, konuğun kutludur eylemden geri durmuşluğumun kuşatmışlığı altında ezildiğim günlerde; suçluyum insanlığım, benden çalınan ah insanlığım şimdi senden uzağım uzak ve ateş çemberinde ruhum dünya sunulur bize her gün kanatlarını kan sularında yıkamış bir kuş gibi tüm vahşetlerini tezgâhına sermiş dünya sokaklarında, kum taneleri çapında
insan benzeri Yahudi Virüsleri
Mescid’i Aksa kalır gerilerde yanmış, yenik, kuşkulu hüznünü demler senelerce ah Davud oğlu Süleyman, bak ne hallerde mabedler emrine amade kılınmış rüzgârları gönder yapılan kazılardan kesik kesik kan sızıyor arz sallanıyor, duyuyorum toprağın damarları çatladı kan kaybediyor ah seni kimselere anlatamam bir gün yıkılırsam, korkarım darılırsın bana iki gözüm ondan değil, mahşerde hesaptan korkarım
ah siz insan artıkları ah siz ilhad çığırtkanları meddahlığa soyunup beynimi kemiren çağdaş demokratlar, Madrid satılmışları mutlu aile yuvanızda çaylı, çerezli, pastalı, börekli dev plazmalı, uydu antenli ekranlarınızda doya doya seyredin her akşam çocuklarınızla, bir çocuk, göğsü kalbura çevrilmiş bir çocuk, elinde bir taşla kapanmış toprağa kılınız kıpırdamasın insancılık, demokrasi havariliği yapın acıyın, "vah vah!" deyin; kınayın, demeçler verin sahi siz lafla peynir gemisi yürütenler önce insan olun ölüme, ölümlere bir anlam getirin…
gönlünüzdeki zindana denk parçaladınız insanlığı insafsızca dilim dilim, lime lime takılıp maddeye her an bir başka hulya ile zehir döken dillerle kezzap döktünüz ruhlara ve efsun efsun ettiniz insanlığı sarhoş yıldırım çarpmış gibi şeytan vesveseleriyle
ama durun varsa ömrü dünyanın sıra sizde yakınsa zamanı yelken açmanın öteki sahillere sizden kalacak elbet bir hoyrat millet başınıza kopsun diye kızılca kıyamet
"Gazze'nin arka sokaklarında bir çocuk Soluk soluğa koşuyordu Ve ellerinde Horoz şekeri gibi ölümü tutuyordu,,
...
Nisyana isyandı satırlar... Kayıtsız kalanlar heyhat ki güç sahipleri... Ağlayalım insanlığımıza, lakaytlığımıza... Zulme sessiz kalan ey Batı, ey gücü ellerinde bulunduranlar o kulakları sağır, gözleri körlere diyoruz elbet hakkınızdan gelecektir HAKK...
İbrahim'in ateşine su taşıyan bir karınca da olsak, susmamak lazım, şiir gibi şâir gibi...
"Firavun olup da katlet/sen çocukları Elbet bulacaksın akıbetin bir Musa'nın elinde En nihayet yetişir Hakk Nahak ve hakka Çünkü Allah bir ve muktedir! ,,
...
Yazılacak ne çok duygular var içimizi acıtan... Saygıyla eğiliyorum...Gönül sesiniz tüm duyarlı yüreklerin sesidir... Her iki yüreğin duygu nurlarına sağlık diyorum...
Teşekkürler yaşanılan/yaşatılan duygulara...
================================================ e d i b / a h m e t
savaş barut ve kan ölüyorsa yada ölü gibiyse insan gel işte şimdi kıyamete hazırlan............çocuk ne yapsın insan yoksa......................saygımla tebrikler
Sakın u t a n m a , saklama yavrucağım Kara olur elleri, kaderi kırılmış kalemle yazılan çocukların Bak Davudun dudaklarında şaha kalkmış Allahû Ekber Semâda secdeye durmuş küçük ölülere ağlayan melekler Çiçek açmış musallada kara sabun kırıntıları, kuru güler gibi
Yedi kollu şamdan evleri aydınlatsın diye mi öldün sen Şimdi aydınlığı sana kim anlatacak esmer elli çocuk
en sevdiğim fon! şiirin demi yüreğimin tam ortasında hissettirdi can tebrıklerimle :(
ACI ve vicdanları sızlatan haksız savaşların kurbanı tertemiz meleklerin çocukların çektiği acılara şahitlik eden çok güzel bir ustalık eseri olarak yazılmış bu şiir kayıtsız kalınmayacak kadar vicdana hitap eden güzel can dostum yüreğine sağlık .
Yaşayan ölüler şehrinde K a n akarken O l u k oluk Vicdanıma K a n sıçramadı ki diyor insanlık
bu iki dize bile yeter...yaşanan zulmü haksızlıkları anlatmaya...ne denir ki..kıyamet kopacakmış..... her gün bir yerlerde kıyamet kopmuyor mu zaten...duyarlı yüreğinize...sevgimle...hep...
Tövbe etmeyi biliyor muyuz ya da ne kadar biliyoruz, veya ne zaman öğreneceğiz ?
İnsanları birbirinden ayırmayı ne zaman öğreneceğiz, bu esmer, bu sarışın, bu güzel, bu çirkin demeyi unutmayı... Buna kedi, buna fare, buna köpek demeyi ne zaman...
Bir çocuğu üzmeyi değil de, sevindirmeyi ne zaman öğreneceğiz... Biz ölü habercisi değil de, umut habercisi olmayı ne zaman öğreneceğiz...
Biz bir cami sesinden rahatsız olmamayı ne zaman öğreneceğiz... Ne zaman utanmadan küs olmadan aynalara bakabileceğiz...
Ne zaman barut kokularından uzak gazeteler okuyabileceğiz.
biz en çok çocukları severdik... ne zaman alıştırıldık bilinmez ya ölüme, film gözüyle bakıp burkulur içimiz şimdilerde ve her film gibi geçer etkisi ertesi sabah sahi biz neyimizi kaybettik de...
Gazzenin arka sokaklarında bir çocuk Soluk soluğa koşuyordu Ve ellerinde Horoz şekeri gibi ölümü tutuyordu
merhaba kardeşim tebrikler yorum da çok güzel ilk ben tebrik edeyim dedim özlemişim şiirlerini hoş geldin yurdumun bacısı aşkla kal çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler diyor şair hala da yiyemiyorlar umutla kal