BANA BORÇLUSUN YAĞMUR BİLİYORSUN
kırk yıl gece kırk yıl gündüz sürecek yolda
cesur yüreği ile yola çıkan kelebeğin üçüncü gün ölüşüne kafiyeler arıyorum aruzlarım firarda metanetini kaybetti vezin dağılırken dal yaprak en güzel çağlarım yaşlanıyorken zindanlarda kelimelerimi süzdürebiliyorum sadece özgürce güvercin kanatlarıyla tetiğine basılmış gece yağlı kurşun gibi saplanırken çiğerlerime ağlayan mısralar yaza biliyorum anca bana birtek ayak izin kalmıştı sildi yağmur yenildik ikimizde zamana dolaşma artık yağmur düşlerimde düşkünleşiyorum hatırladıkca şimal rüzgarlarında yarlar gibi yarılan dudaklarımı döküyorum şiirime beni kara dantelli kutuna bırakıp gidişine ağlamıyorum artık başımı kendi omzuma koymayı öğrendim gidişinle açılan kara delikleri ağlayan mısralarımla dolduruyorum sen ağla şiirim ben yokum artık astım gölgemi benim için diktiğin kiraz ağacına aç pencereni dağılsın yıllanmış bekleyişim yaralarımı toplayıp şimal sana getirsin umutsuzluklara bileniyordu hançer gibi gidişin küçük bağrına çekip rüzgarı bir yağmur tanesi gidişini siliyordu telaşla merdivenlerindeki ayak izlerinden öylesine mahcup bakışlarımdan tanıdı beni yeniliyorduk ikimizde zamana ilk şiirimi sana yazmıştım yağmur tut şimdi minik ellerinle avuçlarımdan sımsıkı öde borcnu seline kattığım gözyaşlarımı ıslaklığınla alıp götürdüğun herşeyimin yerine boğ beni ilhamlarınla sen yağmur değilmisin neden yeniliyorsun zamana çek içine gece şiirlerini ay ışığıyla yolla bana uyaklar aratma borçlusun biliyorsun hiç olmazsa bir avuç su getir sevgilinin gidişiyle alazlanan yangınıma şiirimin tek katığı yokluğunda yağmur bana bir avuç su getir doldırayım göz çukurlarıma beni terkeden herşeyin yerine borcunu öde yağmur hiç olmazsa gözyaşlarımı koy yerine öde borcunu yağmur biliyorsun borçlusun BUKET CİHAN TEMÜR |