GECE
Kimyası bozulmuş bu aşkın
İkiz gölgesini taşımaktan yorgunum. Aklımın ucundaki uçuruma tedirgin adımlarla gidip geliyorum, Kaç gece daha ölmem gerekiyor yaşamayı öğrenmek için? Küskün yıldızlar çakıl taşlarını kucaklar, buz gibi öper geceyi Zemheriden. Kanlımın gözleri gibi bakar gece kuşu, Ahlarımı tutmuş tırnak uçların da, Gözlerinde sus, gözlerinde gece... Gece ömrümün nakaratıdır, Her mısra aralığına yerleştirir kendini Mısra aralıklarım kör karanlıkta kor yangınlar başlatır. Yine ter yataklarına yatacağım. Omzunmuş gibi koyacağım başımı yastığa Ve hücrelerim ölümcül bir virüsü kovar gibi, Arsız yapışkan ter hareleriyle Çıkarmaya çabalar seni tenimdeki gözeneklerden. Gün-eyy gelme güneylerden, Doğudan doğma! Şimaldir benim güneşim, şimal rüzgarlarından beklerim müjdeyi. Oyunbaz bir gecenin oyuncağıyım yine Bütün parçalarım yapboz. Kaç kez yendin beni, Kaç kere bozdun, Şah dediğinde kaç kere yüreğimi söküp aldın benden? Mat dediğinde anladım gölgelerinin oyununda bir piyon olduğumu... Yüzümü yüzüne, kalbimi duvara yaslıyorum. Duvarların duvarlarıma komşu... Bakıyorum, Ateş böceklerinin aydınlattığı pencerene. Ve külüme muhtaç olan sensin, Yakıyorsun... Yanıyorum... Külrengi geceler yolluyorum sana Sevgili hasretimin kentlerinden... BUKET CİHAN TEMÜR |