YEDİ YILDIZIN ECESİSesinde ürperen yağmurlar diziliyor kirpiklerime içime doğru ince ince ağlıyor gözlerim ne zor şimdi yutkunmak boğazımda buz tutan damlaları. Geçmişin aralanan penceresinden savrulurken efkârımın kara tülleri... Sürgünden döndüğüm bu ilk gün neden geçmişle geleceğin kol gezdiği bu köprüdesin ? Kibrin buzdan kalesini erittin de mi geldin? Onurun demirden dağlarını yıktın da mı geldin sevgili ? Sarmaşıklar kuşatırken siyah beyaz resimleri gelinciğin göğsümde son nefesini vermesi gibi, Neden dönüp dönüp yeniden sevdim seni ? Beklemek en koyusudur sessizliğin bir çıtırtıda tuz buz olursun. Ondandır belki şimdi bir merhaban ile yerle bir ettiğin beni, İntihardır hercâi gözlere bakmak şimdi. Ya halâ havalanıyorsa gözlerinden gökyüzüne serçeler Halâ geçiliyorsa o sonsuz yıldızlı gecelere, Ya halâ ilk yaz günü gibi ısıtıyorsa içimi bakışların Ne çok ıslattım göğsünü Gecelerin.! Ayrılığa kamaşan hercâi gözlerini özleyerek... Ah sevdamın yaralısı yenik gelincik ah kara duvaklı gelinim benim. Sokul geceye sokul ve ağla! Düşlerini süsleyen yedi yıldızın ecesidir Ve hiçbir serçenin yıldızlara ulaştığı görülmemiştir. Uyma dedim uyma kuşlara... Daha yıldızlara varmadan vurgun yemiş serçeler düşer avuçlarımıza. Yaramı anlatan kızıllığında can çekişir ruhum. Teninin rengi ki lugâtıdır sevdamın kızıl ve kara uyma dedim. Uyma kuşlara... Kanıyor bak gizli gizli kefene hazırlanan bileklerim ondandır alnıma kızgın mührünü vuran hasrete gülümseyişim Ömrümün son dönemecidir ey sevgili yarım kalan sevdalar bırakılırken dünyanın O son gününe Bekleyeceğim seni kanlı çarmıhta dünyanın son günü bekleyen İsa kadar Oysa ne zor şimdi ben yalnız seni sevdim demek çaresizce sevdim, devasız dermansızca sevdim Sürgünden döndüğüm bu ilk gün neden geçmişle geleceğin kol gezdiği bu köprüdesin Kibrin buzdan kalesini erittin de mi geldin Onurun demirden dağlarını yıktın da mı geldin sevgili Bak ayrılığın zehir kokulu nefesinde dokunuyor yeni doğmuş bir yıldız kayıveriyor gecenin kara teninden Siliniyor hercâi gözlerde çocuksu bakışlar yıllanmış hüzünlerle uğurluyor rüzgara karşı ağlayan serçeler Yenilmeden başkaldırıyor bozkırın azgın rüzgârlarına incecik boynu ile asi gelincik Üstünde yürüdüğün köprünün altında çılgınca köpürüyor günün ilk ışığını uyandıran dalgalar Ah sevdamın yaralısı yenik gelincik, ah kara duvaklı gelinim benim Sokul geceye sokul ve ağla... Düşlerini süsleyen yedi yıldızın ecesidir Ve hiçbir serçenin yıldızlara ulaştığı görülmemiştir BUKET CİHAN TEMÜR sesindeki şiir ile şiiirime ses olan MİRALAY kardeşime çok teşekkür ediyorum |
hüzün bezenmiş her satıra