Elim sende der gibi aşka/hava suya su ateşe karıştıgında aşk, ruha sarma şık, esaret/ sarılıp tavan yarıklarından kavuşmalara derin ırmakları öfkelendiren yağmurlar dökelim arşınladığımız kaldırımlardan dolandığımız hülyalara ten tene ısıran rüzgâra saçları avuçlayan ellere ve bizi, yaşamaksa bahanen çatlağımızdan sızan periler çelik çomak oynasın sen-ben duvarlarında dokunsak tutunacağımız ve duyumsamaksa kırılgan çocuğun yanaklarında erişkin kavrayışlarını „ben“ zorlu sevda dört bir yandan sıcak-soğuk coşkun-durgun içimizden bir şeyse kuşatan “haylazlık” sarıl tutuşsun ıssız hisarlarda üryan yokoluş deniz denize değsin parmak uçlarımızda elim sende der gibi aşka Sude Nur Haylazca |