Adagio Sonata en Sol Menor
sağır yaprakların gölgesi serin
sağır yapraklar değmiyor alnına yalnızlığımın küçük küçük kulübeler düşlüyorum ikimiz için tahtadan çitler ve panjurları evrene bakışlı yoksulum çıkınımda ekmek kırıntıları yağmura korunaksız sallapati korkuların içinde eskiyor giysilerim tenimde yankısı uzaklardaki unutkanlığının bu ben değildim orkestrası cüzzamlı dudakları çürük böğrümde sopsoğuk çeliği kısık sesli yabancılığının benden ayrı ama herkese yalancı bir eksikliksin iyi ki ayrısın... konuşmamız yüzyüze iki ayna gibi içiçe ve ben büyük mutsuzlukları ağaçlandırdım sesinde geceler boyu cesur sabahlara iddialı bir an tutkunuyum sokulgan acıları bile ikiye bölmeyi düşünmek gibi ................................................... sustuğumu paylaştım...!... dur burda bulutlar birer yaylı gibi boşanacaklar dizginlerinden şımarık bir karanlığın ortasında ak bir mezar taşına dönerken ellerim son kez ismini haykıracağım gölgesiz terli kerli ferliyim severken yalnızlığımı sevmenin bütün bir onuruyla ellerime gömüleceğim seni okşadıkları için... uykular yitti artık uyanmak yok son heyulam üzerime eğilen gölgesi serin sağır yapraklardı küçük küçük kulübeler şimdi çok uzaklarda tahtadan çitler ve panjurları evrene bakışlı yoksunum yağmurluğumda sürekli bir ten göçü sensizliğe hazırlıksız bu sen değildin korosu veremli bakışları düşük bağrında buz gibi puslu kaması çocuk üşümelerimin senden ayrı ama herkese doğru bir artıyım iyiki ayrıyım... kağan işçen |