Nefes! Tükeniyorsun...
Nefes!
Tükeniyorsun… Zerre zerre dolaşırken kapıları yolcular Büyük adımlarla bir gölge! Hiddetini hissettirip, Çömeltmek istiyor dizlerine Boyun bükmek olmazdı ya Eski; hırçın, saf-cesur gidişlerde Bu sefer öyle değil! Nefes! Tükeniyorsun… Sıcak düşlerini sonsuz bir ayaza miras bırakarak Savsak adımlarla Topallıyor, kırık dizlerin Annenin sakladığı gözyaşlarında, Görebildiğin sonlarda “Turp gibiyim ya” deyip Hâlâ birilerinin tesellisindesin Ve uyurken dağ, taş, umursamaz sevgili! Neyin kırıklığıyla kaçıyor uykuların? Yaşlarını gören olmasın Gizlice hıçkır! Nefes! Tükeniyorsun… Hadi bu son feryadın! Yolculuk bir gece vaktine denk Düşlerinin kırıklığıyla, soğuk ellerin Ayakların buz… Ölüme bir kala; Arıyor gözlerin, sevdiğine son bakışı Belki de ilk olamadan… Her gece buluşurdun ya onunla Kurduğu, dolambaç rüzgârında Esti işte, Nefes buldu teninde Giderken, hayatın içine Unuttuğu bir şey var Ve Bunu hiçbir zaman öğrenemeyecek! Nefes! Tükeniyorsun… Oysa solurken şükürsüz, fani Şükrün nizamına erişmek… Halime Erva Kılıç |
Kurduğu, dolambaç rüzgârında
Esti işte,
Nefes buldu teninde
Giderken, hayatın içine
Unuttuğu bir şey var
Ve Bunu hiçbir zaman öğrenemeyecek!
TÜKENEN NEFES DEĞİLDİR İNSANIN KENDİSİDİR ...SÖZLER ÇOK DERİN VE MANİDAR YAZAN YÜREĞİ KUTLARIM SELAM VE SEVGİYLE KAL