Siyah AdamVadide saklı bir yer: Buğuyla perdelenen şu çizgideki heykel! Ne sen sor üstadım Ne dilim varsın anlatmaya; Tabancasından sıktığı, topraktı çocuğun Ölüm değmeyecek sanıyordu tenine siyah adam Beyaz gömleğindeki düğmeyi göstererek konuştu: "Bak, elmas! Bununla yüz tılsımlı can daha senin olur." Püskürüyordu oysa dalgalar arasından toprak Hiddetlendi çocuk, titriyordu parmakları Dedi ki: " Annem... Onu istiyorum" Kara adamın saçları beyaz oldu Teni beton Tüyleri uzadı dal gibi Öyle ki yetişemiyordu gözleri; Mazide salkımı büyüyen fidanlığın Devrilmiş sehpasına. Elmaslar küçüldü, pire gibi zıpladı bedeninden Kaskatı kesildi siyah adam Çocuğun parmaklarından düştü tabanca Toprak yön değişti: "Hayır!" dedi Bilemezdi ki çocuk, elinde tuttuğu oyuncak Siyah adamı kucaklayacak Asırlar sonra bu beldeden geçenler Bilmiyordu ki, kireç tutmuş şu beton O siyah adamın gövdesidir Halime Erva KILIÇ |