UMUT & HÜZÜNHava karardı, yağmur mu yağacak? Sen deli misin? Bir güneş ki derinden yakacak Bulutlar siyahîleşen dertleriyle yaklaşıyor Belli ki yaşlarını, en duru akıtacak Belki birazdan şimşekler de çakışıp Gök gürültüsüyle semâyı ağlatacak. Ne yanıyor bağrı, göklerin Uğulduyor fısıltısı köroğların (köroğ kuşu) Sanki her şey suspus _İnleyen, yırtılan_ yıkılacak gibi gürlüyor gök Umutlarını gömüyorken toprağa kök Yeşerecek mi? Sulamak gerek! Hâlâ kupkuru bir çölde Güneş baş köşede En çıplak bakıyorken gözlerim, gölgesindeyim Güneşe karşın savaş açmadım, Don Kişot da değilim! Lâkin güneş gözlüğü de takmadım Grimsi gölgeler karartıyor havayı Ya gözlerimde çözemediğim şu pencereye de ne demeli? Hangi hayalde yürüyorsun Ey Gözlerim! Söylediklerin de, göremediklerin de Koca bir güneşin sarılışında, canı yanan Volkan derecesini geçip de lâvları yayılan Sahra çölünde bir serap mıdır, gördüğün Ya da göremediğin Bu sırrı gözlerinde çözmene engel olan Bir hayalî perde Engelin! Benim göremediğim, yanan bir dünya mıdır bahsettiğin? Sıcaklığına hissedardır samimiyetim Göreceksin işte, sen de hissedeceksin İlk damlasında Rahmetin Kurumuş çöllere can gelecek, Bir can ki; Her damlası göğsünü gerecek… Gürledi, gürledi! Bak! Duyduğun göğün sesi Susamışken bir damlasına Toprağın, o en nice kokusuna, aşina Kızıl bir çölde Yanmaya değer hayallerin Ne de komik Şu heyecanın, bilsen En büyük heyelanın Gözlerime vurulan, çıplak-sade bir kelepçe midir dersin? Hayalî mi yani, bu gölgeler Peki, çiseleyen toprak kokusunun huzurunda Bir daha çekmek istemek nefesleri, içine Ellerimi uzatıp da dokunduğum, şu tane tane En berrak, en saf yaşları da mı, göğün prensinden Naçizane bir bedel olarak döktüğü Toprağa dirilik veren Hüznünde bile Yeryüzüne hayat serpen, şu yudum yudum damlalar… Sebepsiz değil bu haykırışlar, Ikınışlar, yaşlar (Sebebi hayat vermek dünyaya) Peki, kükreyen göğün Haykırışını da duymazsın? Sen umutsun, ben hüzün Belki kara gördüğün güneşi En aydınlık görüyorken ben Sen karanlıklarda, serinliği Bense ışığı hiç sönmeyen güneşte, ateşi seçtim Hüznüm ben, kavururum Senin bir damla berrak umuduna Kapalıdır hayata dairim Ter dökme boş yere Güneşim öyle kızgın Var git toprağına, Yes’ine Yas’ına Sen hüzün müsün, ben umut muyum? Gayrı siyah bir gölge de, nesi gözlerimde? Bu hayat mı, koruyor mu sıcağından çöllerin? Bedenime dokunan yağmurlar, Rahmet olmalı Şu kapışan bulutların siyahîliğinde, bu kavgadan doğan Umut mu yani, üzerimize saçılan? Belli ki hüzün terk, umut umud etti! Çöllerde yürüyen akrep, bu serinliğe hudut etti... Halime Erva Kılıç (09.07.09_Perşembe) |
Sıcaklığına hissedardır samimiyetim
Göreceksin işte, sen de hissedeceksin
İlk damlasında Rahmetin
Kurumuş çöllere can gelecek,
of derttirecek kadar güzel derin süper okurken haz aldığım güzel betimlemeli şiirdi şairenesini yürekten kutlarım gönül denizin susmadan çağlasın sevgiyle kal