SESSİZLİĞİN ORTASINDA BİR GÖL
Şimdi hiç tanımadığım bir kentte
Hasır şapkalı kadınlar geçiyor önümden. Sessizliğin ortasında bir göl yarı uykuda Hayalimde Kızılırmak, önümde Tuna İnciler yüzdürüyorum gözyaşlarımla Kulaklarına kar kaçmış, dili başka bir şehrin gölgesinde Kıyı boyu saf tutmuş yosunlarıyla göz göze Uğultulu ışıklarını dolaşıyorum neonlu akşamların Güz bakışlı kadınlar geçiyor ikindiüstü Paralar saçarak, yığınlar halinde gözlerimden Okyanuslu dalgalarda yüzüyor dilekleri Laykonik ayinlerden süzülürken mercanlar Kılıktan kılığa, kımıltısız isteklerle Bu göl, tanımaz geçmişin gölgesini bilirim. Saklanıp geleceğin suskun savaşına Sessiz direnişine ve sabrına şaşıyorum. Binlerce kırağının tutuştuğu yağız teninde Yanık dehlizlerinde aranıp dururken kendi geçmişimi Gün ışığı oklarıyla saldırıyor gümüş sulara Boşaltmak üzere kilitlerini sandukaların O göl ki; sırılsıklam, kan ter içinde Taşmak üzereyken saçaklarıyla Bütün bu serzenişler, tutunamayanlar Keskin dişlerinde siliniyor çığlık atan kurbağanın. Ay dokunmuş gibi diplerine saçlarının, Parmakları arp telinde bir Tanrıça Çözüntüler bırakıyor bağbozumu yüzünde Tamamlayıp yarım bırakılmış masalları Kendi yatağına, kendi aklınca boşaltıyor. Sıkarak dişlerini yalnızlıkların, renksiz çalkantılarla Yeni bir dünya yaratıyor sessizliğin ortasında Yanıyor saflığın kor ateşinde kirlenerek Sürüklenen hüzünlerden daha fazla kaygılarla… |
Tebrik ediyorum,sevgilerle...