ANTİK HÜZÜN
solgun , kırgın ve dargın
işte bu son intiharın yarısı kanama diğer yarısı akmaya yorgun öyle aylak bir zamanda her anım cinnet bir yanım öyle sakin kumral bir telaş kaygan bir kalabalık ortasında nasılsın diye sormanın o kekeme hüznü var masamda yatağımda heybemde cebimde gün gelir gülün kederi de biter duyuyor musun ? anmaz olur goncasında tükettiği nemi güz biter yaz gelir ama sen yoksan sesin yoksa yoksa çürük bir günde sapsarı selamın bir iççekişin efkarıyla oyalanırken ben ağır aksak ve baktığın yerin içine girebilmek için en şaşkın gelgiti oluyorsam tanyerinin bilirim artık senden bana bir buğday tanesi kadar bile aşk yoktur çekilirim gecenin tenha gölgelerinin arasına soğur içim ama sen bilmezsin sabır dinimin sarkacıda kırıldı gitti ne kendi yüzümle ne de senin yüzünle övünebilirim artık gittin sen bu dolunay bile kızıl öfkesi iblisin beni nedensiz kurutulmuş vahalar gibi öyle canını hiç etmiş bir kalp gibi bıraktın aman diyen haykırışları yutan bir deprem gibi KİM UĞRAR ARTIK SÖYLE YAKILMIŞ BİR KENTE DÖNDÜRÜLMÜŞ KUYTULARINA ÖMRÜMÜN SARP ÖZDEMİR |
kaygan bir kalabalık ortasında
Başka Nasıl anlatılabilir ki ...
Ancak pranga dediğin ayağı değil yüreği sıkıyor .
Etrafına bak heryer ışık saçıyor.
Enfesti.