İNFİLAK CEMİYETİ
Yaralarım bana ağlamayı unuttuğu günden beri varsın
kimi zaman kapkara kimi zaman turunçgil kazalarının renginde anlaşılır yanın yok işte cennetinden kovulmadan önce şeyh-i tandın şimdi şeytan olmuşsun mum ışığında dans ederken giydiğin mavi pelerinini çaldırmışsın çok üzülmüş çok ağlamışsın failleri bulmak için gelmiştin yanımıza bizse güneş projeleri kurarken daha mavinin kaygan güzelliğinden pire gibi silkilmiştik yanlış bir öykünün köhnemiş masasına oturdun yani lekeydik biz ve silip geçtiler sirk gibi bir yerdi doğduğumuz yer ve kundağa almadan önce bedenlerimizi dünya olurda soğur birgün deyip ateşli halkalardan geçirdiler bunun için hiçbir ayinimizde sızı taşı olamazsın daha yirmiyedi yaşına girmeden tanıyanlarımız oldu acının ressamını yok edilmiş şehirlerin umut çukurlarını altın kesimli taşlarla onardık ev çukur yüzler sesler haykırışlar devasa bir çukurdu öfke tek yumurta ikizini bulupta kucakladığından beri cüzzamla eş tutarlar adımızı çakıl içine keder doldurduğunda da vardık oysa gövdesinden ırmaklar akıttığında da ırmak taşın imlasını da tarihini de değiştirdi sızı kulelerinin yamacında dikilen kahinlerden değildik ama senin göksel düşünü senden önce görüp sustuk henüz doğmamış talihsiz tarihinde yol aldık bezler parçaladık umutların için iç dünyaların ağaçlarını yeşerttik kayalara mum delikleri açtık ahşap tapınaklar kurup içlerine totem ettik seni tarlalara günebakanlara halka halka karnavallar yaratan varlığına yeni adıllar türettik mavi pelerinini de bulduk eyyy hüzün HOŞGELDİN CEMİYETİMİZE SARP ÖZDEMİR |
hüzün
cebime doldurduğum çerezim
tane tane
sevgimle