Uyruksuz Sahilikler.
Ne nemine dokununca döşünden ırmaklar devrilen
Görkemli dağlardan Ne de karşısına ağıtlar yakıp ağrısına aldırmayan Zarif kıyılardan geliyorum Elle tutulmayan yerlere yerçekimsiz sevinçler Çekmek için Dünyanın doğusunda doğdum diyelim Önceleyin Atardamarları altından sarrafları Sapı sarı bir harmanda gözleri bok kesen köylüleri Yarasına yapma tanrılar basan işçileri Bordrosu oğullarından çabuk büyüyen babaları Kızları devrim için kızıl memelik seçen anneleri Yazmak için buradaydım Bunun için toynakları civadan tayların sırtında Şehrin surlarına tünemiş afyonlu keşişlerin gözlerinde Şehirli bir akşamüstündeydim Tam üstünüzde Aklımda yalnız yaşanmayan bir yalnızlık krizi Ve maktulü meçhul cinayet tasarımları da yok değildi Fiyakalı bir fiyonkla birlikte Ama uyruksuz bir sahilikten geçtiğimi biliyordum Mostrayı tekmeliyorum işte bunu bilsin insanlar. İsterse Kara karlar yağsın yazdıklarımın üstüne Ama bana Size Ve kentlere akşamdır işte Kırılmaya gelmeyen pahalı topukları Ve terbezleri tecimen yüzleriyle pezevenkler yerini almıştır Yerini bildiğiniz köşede Kerhaneler henüz boşalmış Kepenklere boşalanlar henüz dayaktan boşalmamıştır. Akşamdır. Küçük zilliler Hoppalar ve orospular Ve gecenin sonunda vermeyi adet edinmiş yosmalar Evlerinden henüz çıkmamışlardır Evlerinden hiç çıkmayan kadınlar Kocalarını uğurlamaktadırlar. Akşamdır. Esnaflar aldatan kalabalığa aldandıklarını Anlamış durumdadırlar Çocukların gezdiği saatlerde henüz Kimya çeken çocuklar yardıma muhtaçtırlar Korseler giyilmiş Memelere dar gelen sütyenler sündürülmüştür Akşamdır. Güngörmüş ibneler süper coplara karşı anüs kaslarına Pahalı antifirizler sürmektedirler Gün görmemişler gözaltından yeni çıkmışlardır Gözlerinin altında morluklar. Akşamdır. Memurlar elleri delik ceplerinde gece için Sevişme tertiplemekte Bankalardan o saatlerde saatlerini geceye ayarlamış Ağzı parafinli kadınlar çıkmaktadırlar Etrafı görmeyerek. Akşamdır… İşte böyle frengili bir akşam da siz farketmeden Safirden sözlerle tırıs giden şiir şehre iner Ve ruhu salgınlara efsunlu yaltak şairler Kayda geçer. Tümünü Bu olmakta olanların Kaldırımların şehvetini bağlayan palamarlar Buruşuk memeler gibi sarktıkça sarkıyordur O zaman Topla perdelerini linç provalarının ve boğdur kendini Usturalara uzat okşanmaktan tıksırmış saçlarını Böyle kaltaklara iksirli gülücükler Nalbantlara göğsün için sürtünmekler içindeysen eğer Çağırır elbet senin ruhun da hangi vebayı görse Hangi alçaltıcı ilgilerden Limonlukların serin yerlerinde Ey oğlanların ergen organlarından Sarı merhemler sıyırtan hayat Ben öldükten sonra beni bir alkol komasında Beynimde binbir türlü kanamayla hatırlat Yüzümü kirli bir buğuyla karala Ve yazacaksam hala Beni bir dizenin noktasına bağışla. 1959İst. |