tipoloji
Kim ki,
ışığıyla tutuşturan ay altında bildiri okur gibi sevişen, ten ve onun mukaddes mağrasından çıkıp sabaha kaynar katran dökerek ağulu yüzünün örsünde döver gündüzü; odur, kış kaplamış ruhunu bir mezar taşı gibi gövdesine saplayıp kendinden geçerken ıslık çalan; odur, mürekkep tutmaz parmak uçlarıyla bir saltanat kurup, anla emriyle müminlerini arayan; odur, kendinden yırttığı sayfaya anlıyorum yazıp, konuşmaya başlayınca biraz rahman, fakat birazdan fazla müntekim olan : Eskiden olsa, şairler bile inanmazdı. Hep aynı cümlede buluşan, anla ve anlıyorum çiftinin ensest olduğuna. Oysa şimdi, bu cüssede bir cümle nasıl göğsüne buzdan hançer saplanıp, katledilir, ve bir hiçmiş gibi kadavraya çevrilip delik deşik edilir. Hepimiz biliyoruz. 8122bin22İst. |