Bir Damla Ahuzar
Evvelin çehresinde dövünürken dalgalar
Ahir güne berceste mendilden keder damlar Tenimde sustu şua, dirildi figan ağlar Ömür boyu çerağı görmedim ki ben kuşlar... Yüreğin kapısından girince sarı hazan Isındı hüzün hicran, yaktı kaderi yazan Boynuma bir ilmek de taktı kabirde yatan Gönlümde gam çerağı sönmedi ki hiç kuşlar... Dehlizlerde yangını söndürmeye giderken Yumruk gibi sıkışan yürekten can akarken Lal olan akıntıya yelken açmış nehirken Kirli sular hıçkırdı incindi hüznüm kuşlar... Kırmızı kandillere beyazdan fitil düşüp Kutup yıldızlarından bir yorgana bürünüp Efsunlu rüyaların dudağına sürünüp Sığınsam hayalime ağlar mı sevda kuşlar... Beyazlar kirleniyor gecenin siyahında Çaresizim gölgemin esrik saltanatında Hüznün sisli dumanlı susuz yalnızlığında Yalvarırım alnıma vuslatı sürün kuşlar... Çehremde solgun buğday yağmurunu kaybetmiş Sükûtu canan etmiş intizarı can bilmiş El aman aynalarda ayaklanmış tükenmiş Kulak verip zehrime ahuzar düşün kuşlar... İçimde yağmurlanır sıla sevda ve hasret Ortasında kalmışım yalan riya ve gurbet Kollarından bırakmaz o dinmeyen hararet Sahi gülü gün gözü gördünüz mü siz kuşlar... Yıldızları bir yudum içsem olur mu kuşlar Sokaklarda günahkâr essem olur mu kuşlar Ölü bir nehir gibi dursam olur mu kuşlar Çeragında vuslatın sussam olur mu kuşlar Ruhumun gömleği dar sığmadım ki ben kuşlar... |