Belki Bir Gün (son)
//Çünkü mevsimler gözünü seninle kapadı
Bir damla yağmura hasret şimdi yüreğim// Hoyrat bir kaçağım sanki Gözlerinden kazıyorum tünelleri Kimsesiz dağ başlarından itiyorum çırpınışlarımı Adını lacivertinden sağıyorum gecenin Ve masallar hazırlıyorum sonu vuslatlı Ayrılığı yoruyorum yalın ayak Belki bir gün diyorum, Hüzünlerle dağlanarak... Kızıl bir şafakla örtüyorum şehirleri şimdi Titrek bir beden bırakıyorum ulu orta geceye Mecalsiz sürüyorum ağır aksak ayağımı Amansız sızıların bestesinde Figanlı türküler yutkunuyorum... Sen gideli sevgili, ilk cemre Yalnızlık iklimlerinden düştü Islandı seherlerim vakitsiz Gökyüzüne nem düştü Sırra kadem suretin Toprağında boy verdi gül başlı tomurcuklar Devrik sükûnetime azılı figan düştü... __Bulanık sulardan akıyor Durulmuyor dağ kesiği feryadı Zembereği boşalan saatlere puslu müjganı Zevki sefa terki diyar eylerken Günün ağrılı hörgüçleriydi güneş aslında Parmak araların hüznü titrek Rahvan koşumunda yelesinden dökülürken, Ahiri keder yazması... Tepeden tırnağa giyinip ölüm soğukluğunu Çıplak tümcelerde sendeliyor Yoksul özneler gizliyordu cümlelerinde Ebedi nikâhın ayakucunda Kem sözler feveran leblerinde Köpük köpük ihtişam sarnıcında Yokluğun pençesinde sızlanırken Yeldası Ölü bir nehirdi şimdi beyhude yaşam...__ Uzanır dili Yettiğince Ses verir kırılganlığı Kendince Sebebince Sebebine... ah.. Sevgilim Benden uzak Bana yakın yerdesin Yoksul gecemde alev rengi gözlerin Hicran ezgilerinde aklaşıyor tellerim İnilti izlerini taşıyor kulaklarım Çaresiz her gece seyrimdedir Son bakış son nefesin... Unuttu efkârımı kandiller Kızıl serzenişlerinde şafağın Ansızın zifire gark gözyaşlarım Titrerken leblerim ahların teğetinde Düş yorgunu saatim Kurulu hüzne... Ne vakit coşsa tebessümlerim Oyalanır dar vakitli hüzünler sen’li Düşerim yollarına vuslatın Doyasıya yudumlarım şanssızlığımı Doyasıya kahkaha hıçkırmalı... Gelinciğin hüznü bendeki keder Hani tutunamazken bir dağ başına Rüzgârla yenilirken kırmızı şehla Yaprak yaprak her defasında Başlar ve biter Tomurcuklanır sonra Sonra aynı yazgı Aynı kerbela... Gökyüzü gelincik çiçeğine salar çiğleri ya Doyasıya yudumlarımda Tenimde çiğdemlenir gözyaşım Ben her vakit darağacında İskemle Tekmelerim Dedim ya gelincik hüznü bendeki keder... Sevgilim, Pişmanlığın ellerinde soğutuyorum ellerimi Günceme beyaz karanfiller yakıyorum Gün batımı renklerine bandırıyorum gözlerini Belki bir gün gelirsin diye Aralık bırakıyorum kapıları sabahlara kadar Turuncu bahar şiirleri yazıyorum hala Belki bir gün Gelirim sana... ___Soğuk lahit önünde eğildi birden bire Öptü adını Kokladı baharını Kucakladı toprağı "Düşüme söz ver" dedi Göreyim gözlerini.. Yol aldı yüreği yettiğince Gözleri arkasında Ayakları zoraki Yol aldı dört fidanlı evine... ’Sebebim sebebim Sebebimdin sevdiğim’ Mırıldandı bir süre.. Kaderi gözünde sürme Alnında uyudu yaşam Yaşıyor Yaşayacak Yaşamalı Öylesine olsa da Umudu olmalı Gözlerinde kederlenen evlatlar Emanet sevgiliden Onurlu yaşamında Alnı dik Alnı ak Yol alıyor... Uğrağıyla beraber... Bekli bir gün Gelirim ben yanına.. Not:Yaş/l/anmış hayat hikayeleri... |
tam da şu an ki ruh halimi anlatıyor bu şiiriniz, tercüman oldunuz yürek sesime...
teşekkür ederim, saygılar...