ağlama nana / benim hüzünlü bir yüzüm varŞiirin hikayesini görmek için tıklayın nani nani lazca
sabah yüzünü açınca dökülüyor karadeniz’in büyük dalgalarına takalar martı seslerini alıyor arkalarına kıyılardan koşuyorlar rızıklarının peşine pupa yelken hayde rastgele kaptan toprak ve denizin seviştiği bir tablo çay toplayan kadınların sırtlarında kambur sepetleri ocaklarında aş tüten sabırları eteklerine serili gün boyu sislerin arasından zigana’ya karşı kuş dilinde dağ geçit vermez yollara sahil boyundan yaylalara kemençe ve tulum ağıtı gözlerim deniz / karadeniz konuğuyum köy evindeki serinlikte samimilikteki gülümseyişlere kuzey rüzgarlarına deli fırtına deli bir deniz deli gökyüzü ve ardından sakinlikteki duruşlara gelin kıvrılın yanıbaşıma ekmek kokusuna kocaman güneşimizin şemsiyesi var kardeşçe işlediğimiz bakırlar asılı evlerde dağların arasından yılan gibi süzülen çağlayanlar coştukça yeşillik açar su sesinde kazım’ın ceketinden hüzün düşer aklıma siyah yağmurlarla bin utanç bin ölüm çernobil söyleyin şimdi anlatın bana şiir yürekten dökülen duyguysa şair muhaliftir esmer yağmura kalbimin yarısını kim aldı hüzünlü çocukları hangi yağmur götürdü hiçbir fıkra doğru değildir bizim hüzünlü gözlerimiz de var fındık dallarında şarkılarda yağmalanan koylarda bulutların arasından süzülen yağmurda ağıtlara sesimiz yazılı ağlama nana benim hüzünli bir yüzüm var serandelerde asılı mısır tanelerinde senin kır düğünündeki sarı liralarda öykün dağlardan denize benim hüzünle bakan gözlerim var Aysu |
kuzeyimizden esen her rüzgar
biraz hüzün çarptı yüzümüze
anlatılan hiçbir fıkrasına gül(e)medim, karadeniz’in
en çok emekçi ve çalışkan insanı kazılıdır aklımda
bugüne kadar bu kalemi görmemiş olmak
benim ayıbımdır…
şiir için teşekkürler şair
selam ve saygıyla