Sesinin Kavisleriylekarmakarışık bir kış sabahı güneşle dalga geçmeye benzer kaşlarını sevmeye çalışmak uykularımı böleni bul bana anne beni sar sesinin kavisleriyle özledim turunç ve hurma ağaçlarına bakışını şimdi gulle* zamanı elleri donmuş çocuklar okuldan kaçma tutkularıyla dopdolu ellerim çatlak yaralı aynanın önündeki pembe vazelini bana mı aldın? ben bir yalancıyım şefkatinle üşümeyi boşladım naylon torbamda emeğin göznurun salçalı ekmeğim vefasız oğlun kaçmak arzularıyla terbiyeli yalnız sabrının tutsağıyım üzüldün mü? dik başlı oğlun ağlıyor çağla ağacının altında ömür törpün uslanmazın yine evden kaçtı beni çağırmanı özledim yalnızlığımı çağır anne kanatsızlığımla uyandığım uykularda kollarına serilme özlemim kaldı özlemlerimdeki yorgunluğa sadık kalarak hep kalabalıklarda yürüdüm yürüdükçe çoğaldım yok olmaya mahkum olmuşluklarda ama varlığınla tüylerim diken diken ürpertili sevişlerdeyim sırtım açık sen şimdi kalkar üstümü örtersin pembe battaniyede liseli anılarımın cesurluğu kahve rengi düz saçlı bir kızın hayaliyle şimdi penceremde sen olmalısın balkonumuzda kitap okuyuşun çocukluğumu akşama doğrulu bir temmuzda bıraktım eski günlerimi çağır anne... gulle:bilye... |
Mazinin izlerini okudum şiirde...
Sevgi ve saygılarımla..+5